Boşanma kararı verilebilmesi için gerekli olan “işlenen suç nedeniyle diğer eş için birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi” koşulunun gerçekleşmediği- Nisbi karar harcının ikmal edilmesi cevap dilekçesini karşı dava haline getirmediğinden erkeğin karşı davası varmış gibi hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Erkeğin boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışı ispatlanamadığından kadın tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Kusuru olmayan davalı erkek aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinin, ıslah ile, süresinde sunulan cevap dilekçesi haline getirilemeyeceği- Davalının süresinde dayanmadığı vakıalar hükme esas alınamayacağı ve davacıya kusur olarak yüklenemeyeceği- Davalı erkeğin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmasına karşın, davacı kadının, davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu- Davalı erkek tam kusurlu olup, tam kusurlu davalı yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Kadın ıslah dilekçesi ile davasını terditli hale getirdiğinden, mahkemece, öncelikle davacı kadının boşanma davasında, delillerin özel boşanma sebebi olan zina yönünden değerlendirilmesi ve bu hukuki sebebe dayalı olarak bir karar verilmesi gerekirken, sadece evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile davanın değerlendirilip tarafların boşanmalarına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığı-Tarafların kusurlu davranışları nedeniyle, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin, davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığından, davacı kadının tüm davalı erkeğin TMK mad. 174 kapsamın dışındaki itirazlarının yerinde olmayacağı- Maddi veya manevi tazminatın miktarının tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak belirlenebileceği- TMK mad.4 uyarınca hakkaniyet ilkesi ile TBK mad. 50 ve 51 hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat hükmedilebileceği-
Usulünce dayanılmayan vakıanın karşı tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak (TMK. mad.4 ) hakkaniyet ilkesine uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacı tarafından dayanılan cezaevi kayıtlarını içeren CD kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, dinlenen tanık beyanları birlikte dikkate alınarak boşanmaya ilişkin karar verilmesi gerektiği-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen hakaret vakıasının ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği- Davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından, davalı erkeğin, kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken bu husus gözetilmeden davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu- Ziynet alacağı talebi boşanma davasının ferisi niteliğinde olmayıp nispi harca tabi olduğu-
Davalı erkek süresinde sunduğu cevap dilekçesinde delil olarak telefon görüşme kayıtlarına dayanmış olduğundan, mahkemece davalı erkeğin dayandığı telefon görüşme kayıtları getirtilerek değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği-
Dava anlaşmalı boşanma olmaktan çıkmış, çekişmeli boşanmaya dönüşmüş olduğundan, mahkemece, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmaları ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-