Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin irade beyanından dönebileceği, bu durumda anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerektiği-
Nafaka ödemesine açıklama olarak "haram olsun" şeklinde not yazılması, dava tarihinden sonra olduğundan, bu davranışın, tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği- Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde erkeğin istinaf talebinin kusur belirlemesine yönelik talebi uyarınca kısmen kusur düzeltilmesi yapıldığı halde, kararın hüküm kısmında erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
İştirak nafakasının talep edilmesi halinde, mahkemece, bu istemin dışına çıkılarak iştirak nafakası ile birlikte bunun eklentisi olarak ortak çocuğun öğrenim gideri için de ayrıca belirli bir meblağa hükmedilemeyeceği- "İştirak nafakasının kamu düzenine ilişkin olduğu, çocuğun üstün yararının dikkate alınması gerektiği, hâkimin tarafların talebiyle bağlı olmadığı, iştirak nafakasının taleple bağlılık ilkesinin istisnası olduğu"şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Avukat tarafından hazırlanan ve e-imza şifresi girilmek suretiyle imzalanan ancak Uyap ortamına yüklenmeyen istinaf başvuru dilekçesinin, ıslak imzalı olarak hazırlanıp, mahkemeye sunulmayan dilekçelerden farksız olduğu ve hukuki sonuç doğurmayacağı- Kesinleşen mahkeme kararının bölge adliye mahkemesince kaldırılmasına karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığı ve bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı üzerine ilk derece mahkemesince de yeniden hüküm kurulamayacağı-
Davalı-davacı birleşen dava dilekçesinde eşinin güven sarsıcı davranışlar içinde olduğunu belirterek delil olarak telefon görüşme kayıtlarına dayandığından, Bölge adliye mahkemesince dayanılan bu telefon görüşme kayıtları getirtilerek değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği-
Tarafların boşanmalarına ilişkin ilk derece mahkemesi hükmünün istinaf edilmeksizin kesinleşmesi durumunda, temyiz aşamasında taraflarca verilen feragat beyanlarının kesinleşen boşanma hükmüne yönelik olarak hukuken geçerli sonuç doğurmayacağı, ancak davadan feragatin davanın fer'ilerini de kapsayacağı-
Davacı-k.davalı erkeğin süresinde verdiği karşı dava yönünden ikinci cevap dilekçesi içeriğinde "...şahitlerimizden ......... bu konuda görgüye dayalı bilgi sahibidir...," ve "...çiroz dediğini duyan şahitlerimiz vardır..." ifadelerini kullanarak tanık deliline dayandığı ve bu tanıkların ilk derece mahkemesince dinlenildikleri, o halde gösterilen tanıklar ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, davacı-karşı davalı erkeğin usulüne uygun tanık deliline dayanmadığından bahisle davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin gerekçeli kararında, davacı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne ilişkin hiçbir gerekçe belirtmediği, bu hususun gerekçede tartışılmadığı, bu şekilde davacı kadının ziynet alacağı davası yönünden gerekçesiz karar oluşturulmasının usule ve kanuna aykırı olduğu- Gerçekleşen duruma göre, talep edilen ziynetler yönünden sadece iadeye hükmedilmesi gerekirken, mahkemece talep ile bağlı kalınmayarak iade olmadığı taktirde bedele hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davacının davadan feragat beyanının, kesinleşen boşanma hükmüne yönelik olarak hukuken geçerli sonuç doğurmayacağı-
Temyiz tarihinden sonra yapılan "anlaşmalı boşanma protokolü” başlıklı belge değerlendirilerek bir karar verilmek üzere hükmün boşanma bölümü dışında kalan diğer yönlerinden bozulmasına karar verileceği-