Sulh ve ibra borcu sonlandıran hukuki işlemler olup, yargılamanın her safhasında dikkate alınması gerektiği-
Açılan ceza yargılamasında borca karşılık verilen bononun ödenmesi üzerine iade edilen kopya senedin davalı yanca düzenlendiğinin anlaşıldığı ve bu nedenle davalının gerçek senedin meşru hamili sayılamayacağından davanın kabulüne karar verileceği-
“Senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu, ispat külfetinin senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalıya ait olduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Ek tüketim faturası uyarınca fazla ödenen meblağın iadesi istemi sözleşmeden kaynaklanmakta olup zamanaşımı süresi BK’ nun 125. Maddesi uyarınca 10 yıl olduğundan, mahkemece zamanaşımı itirazının reddiyle işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin isabetli görülmeyeceği-
Hisse devrine karşılık verildiğini ve hisse devrinin gerçekleşmediğini bilen davalının, bedelsiz kalan çeki bile bile davacının zararına kötü niyetle iktisap ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verileceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Davalı Bankanın gösterilen ipotek karşılığında anılan şahsa kredi sağladığını, davacının, ismi farklı olsa da aynı kişiye güvenerek dairesini ipotek ettirdiği, şimdi ise davacı, bu şahsın kimliğinin başka çıktığını ileri sürerek kredi sözleşmesinin ve ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürmesinin MK' nun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının annesinin maddi durumu ve tanık ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi ihtiyaç halinde iken borç verebilmesinin, senette oğlu davalının lehtar olarak isminin yazdırmasının, davalının, 2005 yılında yapılan senetten, üstelik lehtar olduğu halde yeni haberdar olmuş gibi ifade vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı tanıklarının beyanlarının samimi olmadığı, davacının iddiasında samimi olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davalının adresinin dava dilekçesinde Babaeski olarak yazılması ve dosya kapsamına göre, kooperatif merkezinin Babaeski olduğunun anlaşıldığı, bu hususta taraflar arasında ihtilaf olmadığı gerekçesiyle HUMK'nun 17. maddesi uyarınca mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın Babaeski Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile takip konusu alacağa esas senedin müvekkiline iade edildiğini bildirdiği, alacaklı vekili tarafından icra müdürlüğüne hitaben düzenlenen 21/05/2007 tarihli dilekçe ile de açıkça dosyadaki alacaktan avukatlık ücreti ve icra masrafları tahsil edilerek fazlaya ilişkin haklarından feragat edildiği ve borçluların bu şekilde ibra edildiğinin belirtildiği, feragatten rücu mümkün olmadığından davacı aleyhine yeniden takip yapılamayacağı, davalının feragate rağmen haksız ve kötü niyetli olarak davacı aleyhine yeniden takibe başlaması nedeniyle davalı aleyhine tazminata hükmedilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-