Davaya konu çek ile alonjun birleştiği yerde, çek ile alonj arasında iradi ve hukuki bir bağ kuracak şekilde herhangi bir yazı, imza veya işaret bulunmadığından ve çekin tanzim tarihi ile bankaya ibraz tarihinin aynı olması gibi somut olayın özellikleri de dikkate alınarak davalının bu çeke dayalı olarak alonj üzerinde ilk cirosu bulunan davacıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığından, menfi tespit davasının kabulüne ilişkin, sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesinin düzeltilerek onanması gerektiği-
Borçlunun müşteki sıfatıyla soruşturma kapsamında alınan ifadesinde, 530.000 TL bedelle çeki imzaladığına ilişkin beyan mahkeme dışı ikrar olduğundan borçlunun borcu kabul ettiği- Çek bedelinin hem yazı hem rakamla gösterildiği halde yazı ile yazılan kısımda tahrifat olmaması gerekmekle takibe konu çekin miktara ilişkin yazı ile yazılan kısmında tahrifat bulunduğu sabit olduğundan TTK'nin 676/1.maddesinin uygulanma yeri olmadığı-
Çeklerde rehin cirosunun uygulanmasının mümkün olmadığı, böyle bir cironun yapılsa bile yok hükmünde olduğu- Çek metninde böyle bir ibare olmadığı için, davalı-bankanın cevap dilekçesinde "çeki kredi müşterisinin borçlarının teminatı olarak aldığı" şeklindeki beyanının, çekteki beyaz ciroyu rehin cirosu haline getirmeyeceği- Ciro, "temlik cirosu" olduğundan, TTK. mad. 687 uyarınca, keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def'ilerin ciro yolu ile hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesi için hamilin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması gerektiği-
Davacının, önce çekleri verdiği şirkete karşı açtığı davalarda dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığını ispat ettikten sonra, TTK'nun 818. maddesi göndermesiyle; 687/f. I maddesi hükmü uyarınca iş bu davada davalının dava konusu çekleri bedelsiz olduğunu bile bile ciro yoluyla dava dışı şirketten devraldığının ispat etmesi gerektiği gözetilmeden dava dışı şirket aleyhine açılan hukuk davalarının sonucu beklenmeden davanın reddine karar verilmesi ve bu husus gözden kaçırılarak farklı nedenle eksik bozma yapılmasının doğru olmadığı, dava konusu çekler ile ilgili dava dışı lehtar olan şirket aleyhine açılan davaların sonucu beklenerek borçsuzluğun saptanması halinde; bu kere iş bu davada davalının dava konusu çekleri bile bile davacının zararına devraldığına ilişkin davacı iddiasının (muvazaa olarak dava dilekçesinde nitelendirilen) davacının göstereceği tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği-
Çekin kanuni süresinde yetkili hamil tarafından bankaya ibrazında, muhatap banka tarafından çek üzerinde yapılacak inceleme, Türk Ticaret Kanunu ve Çek Kanunu'nda yazılı hususlarla sınırlı olacağı- Muhatap banka tarafından çek hesabında yeterli karşılık varsa çek bedelinin hamile ödenmesinin zorunlu olduğu- Çek hesabında yeterli karşılık bulunmuyorsa, bu durumda yetkili hamilin talebi üzerine, Çek Kanunu'nun ilgili maddesinde yazılı hususlar çekin arkasına yazılmak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasının zorunlu olduğu- Çekin süresinde yetkili hamil tarafından muhatap bankaya ibrazında, şayet yeterli karşılığı bulunmuyorsa, bu durumda yetkili hamilin talebi üzerine, 5941 sayılı Kanun'un 3 maddesinin 4. bendinde yazılı hususların, çekin arkasına yazılmak suretiyle 'karşılıksızdır' işleminin yapılması gerektiği-
Çalışma olgusu ortada olan, ücret alacağı ve kıdem tazminatı talep eden davacının alacaklarının ödendiğinin ispat külfetinin işverene ait olduğu- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olduğundan, ihtiyadi tedbir mahiyetindeki ihtiyadi haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu çekin arkasında ibraz şerhi bulunmuyorsa, çeke alonj eklenmemişse yani bankaca düzenlenen A4 kağıda yazılan yazı ile çek ibraz edilmişse, işbu yazının ibraz şerhi niteliğinde olmadığı- Borçlunun yasal 5 günlük sürede itirazda bulunması halinde takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Hukuki uyuşmazlıklarda ispat yükünün doğru tayin edilmesinin sağlıklı karar sürecinde anahtar rol işlevini üstlendiği- Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olduğu- Ne var ki davaya konu alacak kambiyo senedinde kaynaklanıyorsa HMK 201. madde gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan hukuki işlemlerin kesin delillerle ispatının gerektiği- Uygulama ve doktrinde “alonj, poliçenin arkasına eklenen düz kağıt tanımlamasına karşın, şekli konusunda herhangi bir düzenleme ve açıklama bulunmamaktadır. Alonj poliçenin arka yüzünün devamı niteliğinde olması nedeniyle, senet ile alonj arasındaki ilişkinin sadece fiziki bir ilişki olmadığı, alonjun basit bir kağıt parçası olmayıp senedin bir parçası haline geldiği; senedin arka yüzünde yer kalmaması halinde, cironun alonj üzerine yapılarak zincirin devam etmesini sağlayan belgedir.” şeklinde tarif edildiği-
Kambiyo hukuku ilkeleri ve hayatın olağan akışı kavramı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu kambiyo senedinin alacaklı ve borçlu dışında bir şahıs tarafından düzenlendiği, senedin rakam ve yazı ile yazılan bedelleri ile alacaklı ve borçlu isimlerinin tek bir seferde bu şahıs tarafından yazıldığı, senette herhangi bir tahrifat bulunmadığı, davalının, bankadan kredi çekmek suretiyle kendisinden toplam 67.000,00TL bedel ile daire satın alan davacıya 900.000,00TL gibi davacının mali durumu ile izah edilemeyecek yüksek meblağı herhangi bir teminat olmaksızın elden verdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, hayatın olağan akışına dayanan kişinin, artık iddiasını ispatla yükümlü olmadığı, senedin tanzim edildiği 2009 tarihi itibariyle 900.000,00TL miktarında bir paranın genellikle banka aracılığıyla el değiştirdiği, 5083 s. Kanun uyarınca 01.01.2009 tarihinden itibaren YTL kullanımından vazgeçilerek yeniden TL ibaresine geçildiği, bu nedenle senetteki bedelin tanzimi sırasında kavram karışıklığı nedeniyle senetteki yazı ile gösterilen bedelin, rakamla gösterilen bedelden bin kat fazla olduğu dikkate alındığında mahkemece menfi tespit davasının kabulüne yönelik kararda direnilmesinin yerinde olduğu-
Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin yüzde onunu ödemekle yükümlü olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin edilmesi gerekeceği- Çeki keşide eden kimsenin, bu çekin karşılığı olan miktarı, ibraz süresi içerisinde muhatap banka nezdinde bulundurmasının zorunlu olduğu- Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olması gerektiği bu nedenle keşideci ve keşideci lehine aval veren dışında cirantaların çek tazminatından sorumlu olmayacağı-