Vergi dairesince uygulanan haciz işleminden kaynaklanmakta olan uyuşmazlıkların idari işlem niteliğinde olduğu, bu nedenle de uyuşmazlığı çözümlemenin vergi mahkemelerinin görevine girdiği–
İİK.’nun 4. maddesi uyarınca, takip hangi icra dairesinde başlanmışsa, bu takiple ilgili itiraz ve şikayetlerin de takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesince çözümleneceği-
İcra dairelerince uygulanan nokta hacizlerinde haczedilmezlik şikayetinin asıl icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği–
İcra takibi yapan yabancı alacaklı teminat göstermek zorunda olduğu- Yabancı alacaklının teminat gösterme yükümlülüğünün uluslararası sözleşmeyle ortadan kaldırılabileceği-
Davayı “kabul” ya da “feragat”ın, başka hiçbir araştırma ve incelemeye gerek kalmaksızın “davayı sonuçlandıran usul işlemleri” olduğu–
Üzerine haciz konulan taşınmazlarda hissedar olan şikayetçinin, kendi hissesine uygulanan haciz işlemi bulunmadığından ve takip dosyasında taraf olmadığından, yapılmış olan şikayetin aktif husumet ehliyetinin yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekeceği–
İcra müdürü mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararını infaz ile görevli kılınmış dahi olsa, ihtiyati tedbirin infazına ilişkin itirazların (şikayetlerin) -ihtiyati tedbir kararının uygulanması “icra takip işlemi” sayılmayacağından- ihtiyati tedbir kararını veren mahkemece incelenebileceği-
“Gerekçeli karar”ın, oturuma katılmayan katip tarafından imzalanmasının, usul ve yasaya aykırı olacağı–
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekirken icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurarak ‘tebligatın asile gönderildiği’nden bahisle ‘icra emrinin iptali’ istemi yanında ‘borcun esası ile ilgili itirazlarını da ileri sürmüş olması halinde’ adı geçen vekilin ‘tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini’ talep etmesinde hukuki yararın kalmamış olacağı–