Şikayetçinin ikinci sıra alacaklısının takip dosyasındaki bonodaki imzanın müşterek borçluların miras bırakanına ait olmadığına ve üçüncü sıra alacaklısının alacağının muvazaalı biçimde oluşturulduğuna yönelik itirazı alacağın esasına ilişkin olup, bu iki davalı hakkındaki şikayetin tefriki ile görevsizlik kararı verilmek gerekeceği-
Yabancı alacaklının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğünün istisnasının alacaklının tabiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyetin bulunması olduğu-
Takip dayanağı senetlerden ancak borçlunun şikayet konusu yaptığı senet hakkında karar verilebileceği, tarafların iddialarıyla bağlı olan icra mahkemesinin borçlu tarafından şikayet konusu yapılmamış olan senet hakkında inceleme yapılıp karar verilemeyeceği-
Borçlu tarafından ileri sürülen “takip dayanağı senetlerin bedelsiz olduğu”, ”senetlerden ikisinin de takipten önce zamanaşımına uğradığı”, ”senedin anlaşmaya aykırı doldurulmuş olduğu” iddialarının “borca itiraz” niteliğinde olduğu- Borca itiraz üzerine icra hakiminin mutlaka duruşma yapmak zorunda olduğu- Tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmezler veya alacaklı gelerek “davayı takip etmeyeceğini” bildirirse, mahkemece “dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar verileceği-
Mahkemece görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde HUMK. 193 uyarınca 10 gün içinde (yeni HMK. 20 uyarınca; 2 hafta içinde) kararı veren mahkemeye başvurularak dava dosyasının “görevli” veya “yetkili” mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi gerekeceği, aksi taktirde bu mahkemece “davanın (icra takibinin) açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekeceği–
Takip dayanağı senetteki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik yöntemlerle yapılması, sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının dayanakları gösterilerek denetime elverişli bir raporla ortaya konulması gerekeceği, bu şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, mahkeme hakimince kendi gözlemine göre sonuca gidilemeyeceği, mukayeseye esas alınan belgelerin fotokopi olmamasına özen gösterilmesi gerekeceği (belge asılları üzerinde inceleme yaptırılması gerekeceği), senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senedi elinde bulunduran ve takibe koyan alacaklıya ait olduğu, imza incelemesi konusunda Adli Tıp Kurumu’nun son makam olmadığı, ispat yükünün alacaklıya ait olduğu-
İcra mahkemesi kararlarının “kesin hüküm” teşkil etmemesine rağmen, alacaklının şikayeti nedeniyle aynı konuda verilen önceki kararın kesinleşmesi halinde bu kararın daha sonra verilecek olan kararlara karşı kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı–
HUMK’un 409/I (yeni HMK’nun 150/I) maddesi uyarınca verilmiş bir “işlemden kaldırma kararı” olmaksızın davanın davacı tarafından 3 aydan fazla süre ile takip edilmediğinden bahsedilerek “açılmamış sayılmasına” karar verilemeyeceği–