Borçlunun ibraz ettiği «ödeme belgesi»nde (makbuzda, dekontta) açıkça takip konusu senede (senetlere) atıf bulunmaması halinde, ödemenin takip konsu borca mahsuben yapılmış olduğunun kabul edilemeyeceği—
Çek alım bordrosunun tek başına «çekin teminat çeki olduğunu» göstermeyeceği—
Senetlerin «alacak miktarı»nda, «tanzim tarihi»nde tahrifat (değişiklik) yapıldığının ileri sürülmesi halinde, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan icra mahkemesinin kendi kanısına göre uyuşmazlığı çözemeyeceği, tahrifat iddiasının araştırılması özel ve teknik bilgiyi gerektireceğinden, bunun HUMK. 275 vd. (şimdi; HMK. 266 vd.) göre bilirkişi aracılığı ile incelenmesi gerekeceği—
İİK’nun 169a/VI. maddesinde geçen ... alacaklı genel mahkemede dava açarsa sözcükleriyle, alacaklının genel hükümlere göre mahkemede açacağı «alacak davası»nın kastedilmiş olduğu (bu nedenle; alacaklının açtığı «tasarrufun iptali davası»nın bu maddede öngörülen «dava» niteliğinde olmadığı)—
Borçlu kooperatif yetkililerinin itirazı «bononun kooperatif adına imza edilmediği»ne ilişkin olmayıp sadece «muvazaa nedeniyle kooperatifin borç altına sokulduğu»na ilişkin olması halinde, bu iddianın icra mahkemesinde incelenemeyeceği—
Bono ister vadeden önce ister vadeden sonra ciro edilmiş olsun, takip şeklinin değişmeyeceği (yine, «kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile» ta-kibe konulabileceği)—
Takip konusu borcun tamamına değil de bir kısmına itiraz edilmiş ve borçlunun bu itirazında da haksız çıkmış olması halinde, borcun tamamı üzerinden değil, borcun inkar edilen bölümü üzerinden alacaklı lehine inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği—
Yabancı para alacağına dayalı takiplerde, borca itirazın kabul veya reddi halinde icra mahkemesince «yabancı para alacağı» olarak değil, «yabancı para takip tarihindeki Türk parası karşılığı üzerinden ve Türk parası olarak» alacaklı/borçlu yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği—
«Takip dayanağı senette sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olduğu» konusunda, borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine, alacaklı hakkında ceza mahkemesinde «kamu davası» açılmış olması ve borçlunun bu davaya kişisel hak bakımından katılıp, takibin iptalini» istemiş olması halinde, HUMK’nun 317. maddesi çerçevesinde -yani; bu davada «tanıkların dinlenmesine ve/veya bilirkişi incelemesi yapılmasına» karar verilmişse- icra mahkemesince «takibin durdurulmasına» karar verilip, «açılan bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasına» karar verilmesi gerekeceği (Hemen belirtelim ki; yeni 6100 Sayılı HMK.nun 209. maddesinde tamamen farklı bir düzenleme kabul edilmiş olup buna göre "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilnceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" (HMK.209/1) denilmiş olduğundan, sadece sahtelik iddiasında bulunulması ile o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır.)