İcra hakimliğince çağrılmasına karşın alacaklının -İİK. 169/a-III, c: 2 uyarınca- duruşmaya gelmemesi halinde, «alacağın itiraz edilen kısmı için icranın muvakkaten durdurulmasına» karar verileceği—
«Zamanaşımı def’i» öne sürülmediği sürece, icra mahkemesince, doğrudan doğruya gözetilemeyeceği—
Borçlu tarafından «ödeme itirazı»na dayanak yapılan adi nitelikteki «ödeme belgesi»nde takip dayanağı bononun vade tarihi ve miktarı gösterilmiş olup, belge altındaki imza da alacaklı tarafından kabul edilmiş olması nedeniyle, -İİK. 169/a-II, c: 2 uyarınca- bu belgenin, «imzası ikrar edilmiş bir belge» sayılacağı—
İcra mahkemesine yapılan başvuruda, karşı taraf olarak şirket yerine şirket ortağının gösterilmiş olması halinde, başvurunun "pasif husumet" yönünden reddi gerekeceği–
Senetlerin «alacak miktarı»nda, «tanzim tarihi»nde tahrifat (değişiklik) yapıldığının ileri sürülmesi halinde, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan icra mahkemesinin kendi kanısına göre uyuşmazlığı çözemeyeceği, tahrifat iddiasının araştırılması özel ve teknik bilgiyi gerektireceğinden, bunun HUMK. 275 vd. (şimdi; HMK. 266 vd.) göre bilirkişi aracılığı ile incelenmesi gerekeceği—
İcra mahkemesince «borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddi» halinde -İİK. 169a/VI, c: 1 uyarınca- alacaklı yararına tazminata hükmedilemeyeceği—
Takipte bulunan hamilin kötü niyetli olduğu ispat edilmediği sürece, takip borçlusunun keşideci veya önceki hamillerden biri ile kendi arasında mevcut olan ilişkiye dayanan def’ilerini hamile karşı ileri süremeyeceği—
«Keşideci imzası» olarak senette yer alan tek imzanın «şirket temsilcisi» olarak mı yoksa «şahsi sorumluluğu» gerektirecek biçimde mi atıldığı hususunun ticaret sicili kayıtları da incelenerek araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği—
İcra takibine süresinde itiraz edilmesinden sora, alacaklının icra dairesine başvurup takipten feragat etmesi halinde borçlunun borca itirazı geçerli ve yasaya uygun bulunduğu takdirde, borçlu yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
İnkar tazminatının «takip konusu alacak» (asıl alacak + faiz) üzerinden değil, sadece «asıl alacak» üzerinden hükmedileceği—