İnanç sözleşmesi inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muamele olduğu- Bu sözleşmenin, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil ettiği-
Davacıdan ilk durumundaki dava dışına yapılan temlikte inançlı işlem ile ilk durumundaki dava dışın’dan, ikinci el konumundaki kişiye yapılan temlikte ise ikrah ( korkutma) hukuksal nedenine dayanılarak açılan -inançlı işlem ve ikrah (korkutma) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin- davada, taşınmazın son maliki bakımından iddianın incelenebilmesi için, davacı ile ilk el durumundaki dava dışı arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işlem olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğu- Bu davalarda birden fazla kişiye karşı birlikte dava açılmasında maddi bir zorunluluk olmadığı halde, kanun; gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için, birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kıldığı ve bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığından söz edileceği-
Davacının temyizi üzerine Özel Dairece bu kez ihalenin feshi isteklerinin icra mahkemesince reddedilmiş olması temelde yolsuz olan tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı, iflas zabıt defterinde yapılan tahrifatın hileli davranış olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve sıra cetveline itiraz davasının devam ederken satış kararı alınmasının ihaleye katılımı azaltıp azaltmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararını bozduğu, mahkemenin karara uyup verdiği üçüncü kararda yolsuz tescil nedeni ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince temyizi üzerine bu kez Özel Daire iflas zabıt defterindeki tahrifatın hileli davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekçesi ile kararı bozduğunun, mahkemenin kararında direndiğinin anlaşıldığı, icra dairesince yapılan ihalenin feshinde İİK’nın 134/2. maddesi uyarınca icra mahkemesinin görevli olduğu, ihale feshedilmedikçe tapudaki tescilin geçerli bir sebebe dayandığı, yolsuz tescilden söz edilemeyeceği için sicilin düzeltilmesi (tapu iptal, tescil) davası açılamayacağından davanın bu nedenle reddi gerekmekte olup, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekeceği-
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden, davalının uzun zamandır Almanya da ikamet ettiği, meclis kararıyla ilgili yerel ve ulusal basında çıkan haberlerden bilgisi olmasının beklenemeyeceği, çekişme konusu taşınmazı bir yıl önce de komşu .... parsel sayılı taşınmazı satın alması nedeniyle yatırım amacıyla satın aldığı, son kayıt maliki olan davalının TMK'nın 1023. maddesi anlamında kötüniyetli olarak taşınmazı edindiği usulünce kanıtlanamadığı ve 14.02.1951 tarih 17/2 sayılı YİBK’nın uygulanmasını gerektirir vakıaların da bulunmadığı açık olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi isteği-
Tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi isteği-
Tapu iptali ve tescil, menfi tespit ve maddi tazminat istekleri-
Davacının meskeniyet iddiasıyla yaptığı haczedilmezlik şikayeti, ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra kabul edilmiş olup, cebri ihaleyle satışı mümkün olmayan çekişmeli taşınmaz, usulüne uygun işlemlerle yapılan ihale neticesinde satılmış olsa da, taşınmazın temlikinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, alıcının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği ve tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davacının kardeşi olan ihale alıcısı davalının iyiniyetinden de söz edilemeyeceği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu- Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşıdığı-
Sahteliği sabit olan 3 adet bono kullanılarak başlatılan takip sonucu takip alacaklısı M. Gümüş’ün takip dosyasındaki hak ve alacaklarını temellük eden davalı İ. Şen adına ihale ile oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ancak ikinci el konumundaki diğer davalıların iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı kuşkusuz olup davalılar A., Meliha ve Z.’nin köyüniyetli olduklarının kanıtlanamadığı; 118 ada 8 parsel bakımından ise tapu iptal ve tescil istemli davanın dava tarihi itibariyle kayıt maliki olan R. Dağ’a yöneltilmediği gözetilerek tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-