İhalenin feshini isteyen şikâyetçinin satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu "ayrıca" ve "açıkça" ileri sürmediği sürece, kamu düzeninden olmayan bu hususun re'sen fesih nedeni olarak incelenemeyeceği- Şikâyetçi borçlu vekilinin ihalenin feshi isteminde "satış ilanının müvekkiline usulsüz tebliğ edildiği" ileri sürmesi ve icra mahkemesince "borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği" gerekçesiyle ihalenin feshine karar verilmesinden sonra, kararın alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince "satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olduğu" gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüyle "şikâyetin reddine" karar verilmiş olup bu kez karar borçlu vekilince temyiz edildiğinde, borçlu vekili temyiz dilekçesinde "müvekkiline yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunu" ayrıca ve açıkça ileri sürülmediğinden, bu hususun Özel Daire tarafından re'sen dikkate alınarak bozma konusu yapılmasının hatalı olduğu-
SGK müzekkere cevabı ve kolluk araştırma raporlarında ..............'nun borçlu şirkette değil, dava dışı ............. İnşaat bünyesinde çalıştığının anlaşıldığı, Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesine göre borçluya çıkarılan tebligatı alan ............'nun tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş birisi olup olmadığının, tebligat parçasında ...........'nun işçi, memur veya amir sıfatlarından hangisine sahip olduğunun, tüzel kişi yetkilisinden sonra gelen kimse olup olmadığının anlaşılamadığı, tebligatın bu haliyle usulsüz olduğu-
Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağının 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlendiği, borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerektiği, somut olayda tebligat, davacı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine yapılmadığından, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı olduğu, inceleme izni istenilerek incelenen ve iş bu dosyaya dayanak .......... İcra Müdürlüğünün ............ Esas sayılı icra dosyasına dayanılarak açılan ........... İcra Ceza Mahkemesinin ........... E. ve .......... E. sayılı dava dosyalarında, bizzat borçlu şirket yetkilisine, 22.06.2016 tarihinde, şikayet dilekçesinin tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda borçlu şirketin bu haliyle en geç, 22.06.2016 tarihi itibariyle, icra takibinden ve tebliğ işleminden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 10.11.2020 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK'nın 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreyi aştığı-
Borçlu şirket adına çıkarılan tebligat " aynı adreste evrak almaya yetkili daimi çalışan ............. imzasına tebliğ edilmiştir" şerhi ile tebliğ edilmiş ise de, tebliğ işlemi sırasında, tebligatı alan şahsın şirket yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak almaya yetkilendirilmiş, evrak müdürü gibi bir çalışan olup olmadığı tespit ve şerh edilmeden ve yine bu işlerle görevlendirilmiş başka bir çalışan olup olmadığı araştırılmadan doğrudan tebligat yapıldığı, buna göre Tebligat Kanunu'nun 12. maddesi ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde belirtilen sıra nazara alındığında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, davalı taraf duruşma açılmadan karar verildiğini, davaya ilişkin cevaplarını mahkemeye sunduğu, ayrıca davacının sigorta hizmet listesindeki sorgu tarihi itibarı ile takipten haberdar olduğunu beyan etmiş ise de icra dosyasında takip borçlusunun takipten daha önce haberdar olduğuna yönelik kaydının olmadığı, sigorta hizmet listesindeki sorgu tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilemeyeceği-
Borçlu .............. A.Ş.’ye çıkarılan hesap kat ihtarlarının “tebliğ evrakı adreste şirket yetkilisi dışarıda/iş takibinde olduğundan daimi çalışanı ................(güvenlik) imzasına tebliğ edildi.” şerhi ile 18.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği ancak tebligat mazbatasında Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesine uyulmadığından tebliğ işlemi usulsüz olup, borçlu tarafından bu husus en geç icra emri tebliğ tarihi olan 15.08.2019 tarihinde öğrenilmiş olduğundan, icra mahkemesine yapılan 21.08.2019 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda, şikayetçi borçluya usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtarname bulunmadığından, davalı/alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçilmesi ve borçluya İİK'nın 150/ı maddesine göre icra emri gönderilmesinin mümkün olmadığı, alacaklı banka tarafından, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermeyen limit ipoteğine dayalı olarak borçluya usulüne uygun ihtarname tebliği sağlanmadan, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı ve borçluya örnek 6 icra emri gönderilemez ise de, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesinin, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel olmadığı-
Borçlu şirkete ödeme emri tebligatının “tüzel kişi temsilcisinin tebliğ anında toplantıda olması sebebiyle daimi çalışanı ve evrak kayıt memuru olduğunu beyan eden .......... imzasına tebliğ edilmiştir” şerhiyle yapıldığı, tebligatın şeklen usulüne uygun olduğu anlaşılmakla birlikte, borçlunun şikayet dilekçesinde; tebligatı alan ...........'nın borçlu şirketle hiç bir bağlantısı olmadığının ileri sürüldüğü, mahkemece yaptırılan kolluk araştırmasında borçlu şirketin adresine defaten gidildiği, adresin sürekli kapalı olduğu, adres çevresinde yapılan araştırmada ........... isimli çalışanı olup olmadığını bilenin olmadığının tespit edildiği anlaşıldığından, mahkemece, tebliğ yapılan ...........'ın tebliğ tarihi itibariyle borçlu şirkette evrak müdürü ya da bu işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı kolluk marifetiyle net bir şekilde tespit edilmesi için yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Borçlu şirkete başka icra takiplerinde aynı usulle yapılan ödeme emri tebliğ işlemlerine karşı borçlu tarafından herhangi bir şikayet başvurusunda bulunulmaması şikayete konu takipte borçlunun şikayet yoluna başvurmasına engel olmadığından mahkemece anılan kişinin şirket çalışanı olduğu ve tebligatları almaya yetkilendirildiği yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığı-
Muhatap şirketin kapalı olması durumunda adreste bulunmama nedeninin araştırılması geremediği ancak komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği, aksi halde tebliğ işleminin usule aykırı olacağı-
Borçlu şirkete ödeme emrinin 7201 Sayılı TK'nın 21/1 maddesi gereğince yapılan tebligatında, haber verilen komşu isminin bulunmadığı, bu hali ile tebligatın TK'nun 21/1. maddesine aykırı olduğu, her ne kadar şirketin kapalı olması durumunda adreste bulunmama nedeninin araştırılması gerekmemekte ise de, komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği, Dairemiz uygulamalarında TK.nun 21/1. maddesinin tüm koşullarının sıkı bir şekilde uygulanmayacağı belirtilmiş olmakla beraber bunun haber verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, haber verilen komşunun isminin usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmesi gerektiği- İlk Derece Mahkemesi her ne kadar tebligat usulsüzlüğü şikayetini kabul ederek tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar vermiş ise de dayandığı gerekçe yerinde olmadığından Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.. Davalının bilinen adresine usulüne uygun tebligat yapılıp, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkı kapsamında davalıya savunma hakkı tanınarak, delillerinin toplanıp değerlendirilmesinden sonra karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili tamamlanmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Davalı Sendikanın, öncelikle tebligata elverişli bir elektronik adresi varsa bu adrese aksi takdirde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıtlarında mevcut Genel Merkez adresine tebligat yapılması gerekirken Mahkemece dava dilekçesinde belirtilen adresin de dışında bir adrese tebligat yapılmasının hatalı olduğu-