Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin davada, çekişme konusu taşınmazların öncesinde tapusuz ve mirasbırakana ait olduğu, onun tarafından bağışlanması ve davalının zilyetliği sebebiyle kadastro tespitinin davalı adına yapılarak kesinleşmesi ile çap kaydının oluştuğunun sabit olduğu-Muris tarafından yapılan tasarruf, mülkiyeti davalıya geçiren işlemlerden ise böylesi bir durumda muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde Türk Medeni Kanunu'nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olup; söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekeceği- Temlikin muvazaalı olduğunun davacılar tarafından usulünce kanıtlanamadığı-
Dava dilekçesindeki vasiyet edilen taşınmazda kendisinin de hakları bulunduğu beyanı tenkis istemini içermekte olup, yargılama sırasında davacı tarafın beyanı da müphem olan dava dilekçesinin açıklanması niteliğinde olduğu gözönüne alınarak, TMK.nun tenkise ilişkin hükümleri doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği-(6100 sayılı HMK'nın 303. maddesi, mülga 1086 sayılı HUMK'un 237. maddesi) Davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tescil talebine ilişkin olduğu; her iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğuna göre, kesin hükümden söz edilemeyeceği-
Mahkemece, saklı pay sahibi birden fazla mirasçıya aynı ölüme bağlı tasarrufla teberruda bulunulduğu gözetilerek herbirinin, saklı paylarından fazla aldıkları miktarların orantılı olarak tenkise tabi tutulması ve sabit tenkis oranının bu esasa göre belirlenmesi ve usulü kazanılmış haklarda gözetilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği - Vasiyetname ile yapılan kazandırmaların mutlak olarak tenkise tabi olduğu; saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçıların , miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini isteyebileceği - Vasiyetname ile yararına kazandırma yapılan mirasçılarında mirasta saklı pay sahibi oldukları , TMK mad. 561 uyarınca saklı pay sahibi birden fazla mirasçıya ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf nisabını tecavüz eden tebberruların tenkisinin istenmesi halinde, bu mirasçılardan her birine saklı paylarından fazla isabet eden miktarların orantılı olarak tenkise tabi olduğu -
Mirasbırakanın asıl amacı bağış olduğu halde, mirasçısından mal kaçırmak için tapu sicilinde satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerde görünürdeki satış akti muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış akti ise şekil noksanlığı yönünden geçersiz olduğu, ancak, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların, taşınır mal niteliğinde olduğu ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmelerinin hiçbir biçim koşuluna bağlı olmadığı, bu nedenle de gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarrufun geçerli olduğu- Mirasbırakanın sağlığında, gerek 3.kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde tenkise tabi tutulacağı-
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın “muris muvazaası” hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı; murisin yeğeni olan davacının yasal mirasçılığı veraset ilamı ile sabit olup, muris muvazaasına dayalı dava bakımından dava ehliyetinin bulunduğu-
Tanık anlatımlarından; mirasbırakanın ölünceye kadar davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, yurt dışında birlikte çalıştıkları, Türkiye'de de birlikte hayvan alım satımı ile uğraştıkları, murisin taşınmazlarında yine davalının çalıştığı, elde edilen gelirlerin ise aile büyüğü olması sebebi ile mirasbırakan tarafından alındığı, dava konusu taşınmaz ile üzerindeki besihanenin de her ikisinin çalışması ve geliri ile edinildiği, murisin, davalı dışındaki çocukları ile de beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, öte yandan evrak arasına alınan tapu kayıtlarına göre murisin geride 6 parça taşınmazının bulunduğu, bu taşınmazları da mirasçıların kendi aralarında haricen taksim ettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle, dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği-
Temlik konusu tasarrufun sağlararası bir tasarruf olduğu, tasarruf tarihi ile mirasbırakanın ölüm tarihi arasında bir yıldan fazla bir süre geçmesine göre, mirasbırakanın yaptığı tasarrufun mutlak tenkise tâbi tasarruflardan olmadığı- Mirasbırakanın yaptığı tasarrufun yani ölünceye kadar bakma akdinin saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile yaptığını davacı tarafın TMK'nın 6. ve 6100 sayılı HMK'nın 190.maddesine göre ispat etmesi gerekeceği, dinlenilen davacı tanıklarının mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile temlikte bulunduğu konusunda beyanda bulunmamalarına ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılması için sözleşme anında temlikte bulunanın bakıma muhtaç olmasının şart olmamasına ve ekonomik durumunun bozuk olmasına göre mirasbırakanların saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı ile temlikte bulunduğu kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
... parsel sayılı taşınmaza yönelik temyizine gelince, toplanan deliller ve tanık anlatımlarından, aralarında yaş farkı olan davalıya, miras bırakanın ... parsel sayılı taşınmazı evlilik hediyesi olarak verdiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, ... parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-