Davacı tanıklarının yurt dışında istinabe suretiyle alınan beyanlarının hüküm tarihinden sonra dosyaya girdiği ve bu beyanların değerlendirilmeden hüküm tesis edildiği anlaşıldığından, bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmediğine göre, davacının iddiasını kanıtlama hakkını kısıtlayacak şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-  Karar sonrasında dosyaya gelen yabancı dildeki tanık beyanlarının öncelikle Türkçe’ye çevirisinin yapılması ve mahkemece beyanlar değerlendirildikten sonra çözüme gidilmesi gerektiği-
Kazanın meydana geldiği yerde herhangi bir yol çalışmasının yapıldığına dair delil bulunmadığından, kaza mahallinde keşif yapılarak herhangi bir yol çalışmasının bulunup bulunmadığı ve davacı aracına hasar veren rögar kapağının hangi kurum ve kuruluşa ait olduğunun belirlenerek sonucuna göre, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki tazminat davasında, davacının zararın artmasında müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması için dosya içerisindeki bilgi, belgeler ile taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelenerek sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken mahkemece sadece bilirkişi raporundaki kusur değerlendirmesine göre karar verilmesinin yerinde olmadığı- Davacının başka enerji satış şirketinden indirimli elektrik temin edip edemeyeceği, indirimli elektrikten daha ucuza elektrik satın alma şansının olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtildiği halde, mahkemece gerekli araştırma yapılmadan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğinden bozmanın gerektiği-
Davalılar, haksız tahrik sonucunda davacıya karşı etkili eylemde bulunmuş ise de, davacının  olay sonucunda yirmibeş gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı, bacağında oluşan kırık nedeniyle yoğun acılar yaşadığı, hastanede ve evde uzun süre tedavi gördüğü anlaşılmakta olup, mahkemece davacının gördüğü zarar ile tarafların kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumları ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü değerlendirilmek suretiyle takdir edilen (4.000 TL tutarındaki) manevi tazminat miktarının yerinde olduğu- Somut olay itibariyle olayın davacının haksız tahriki nedeniyle gerçekleştiği dikkate alındığında manevi tazimat miktarının fazla olduğu görüşünün kabul edilmediği-
Tazminat davası-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Tazminat davası-
Yabancı plakalı motorlu araçların kazadan sonra gümrüğe terk edilmesinin her zaman, bunların tamamen yok olmuş sayılacağı anlamına gelmeyeceği; aracın kullanılmaz durumda olup olmadığı ve kullanılacak durumda ise onarım olanağının olup olmadığının gözetilmesi gerektiği- Onarımı olanaklı olmasına rağmen gümrüğe terk edilmiş araçlardaki zararın Türkiye'deki onarım giderleri ile kayıtlı olduğu ülkedeki piyasa değeri karşılaştırılarak hangisi az ise ona göre belirlenmesi gerektiği- Motorlu araç yabancı plakalı olup ülkemize geçici olarak girmiş bulunuyorsa, değerinin kayıtlı olduğu ülkedeki sürüm değeri olduğu- Hasarlı olsun veya olmasın yurda geçici olarak sokulan araçların belli bir süre içinde yurtdışına çıkarılması, yasaların gerektirdiği zorunluluk olduğundan hasarlı aracın haksız eylemi işleyene terkinin olanaksız olduğu- Hasarlı aracın büyük giderlere katlanarak yurtdışına çıkarılmasının mağdurdan istenmesini tazminat hükümlerinin engelleyeceği; belki de hasarlı aracın nakil ücreti, hurda değerini aşacağından zarar görenden böyle bir külfete katlanmasının istenmesinin iyiniyet kurallarına aykırı düşeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davada, hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davalı yönünden, bozma ilamı sonrası, davanın konusunun kalmadığı- Müşterek müteselsil sorumlulukta borçlulardan birinin borcu ödemesi ile diğer borçlunun da borçtan kurtulacağı- Bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada yeni kusur durumuna göre davacı tarafın hak edeceği maddi tazminat tutarı, davalının kullandığı aracın dava dışı zorunlu trafik sigorta şirketince daha önceden yapılan ödemeyle fazlasıyla karşılandığından maddi tazminata ilişkin borcun sona ereceği ve maddi tazminat bakımından davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinin isabetli olduğu, bu davalı tarafından davacı tarafa icra kanalıyla fazladan yapılan maddi tazminat ödemesinin (İİK. mad. 40) icranın iadesi hükümlerine göre ileride davacıdan talep edilebilmesi hakkı bakımından, davalının, yeni kusur oranına göre aslında sorumlu olması gereken maddi tazminat miktarı bakımından da bir tespitte bulunulması gerektiği- İlamlı icra emrine itiraz etme hakkı olmayan ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlunun, takibi durdurabilmek için bu borcu cebri icra tehdidi altında ödemekten başka çaresi olmadığı ve bu durumda, iradi olarak borcun ödenmesinden bahsedilemeyeceği- İlk ilamda %75 kusur oranına göre davalı 15.000 TL manevi tazminata hükmedildiği halde, bozma ilamı sonrası davalının kusur oranının %35’e düştüğünden, yeni kusur durumu, maluliyet derecesi, ekonomik ve sosyal durum, duyulan acı gibi nedenler dikkate alınarak ilk ilamda belirlenen manevi tazminattan daha düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- 
Trafik kazası sebebi ile ölüme dayalı tazminat istemi-