Tazminat davası-
Yabancı plakalı motorlu araçların kazadan sonra gümrüğe terk edilmesinin her zaman, bunların tamamen yok olmuş sayılacağı anlamına gelmeyeceği; aracın kullanılmaz durumda olup olmadığı ve kullanılacak durumda ise onarım olanağının olup olmadığının gözetilmesi gerektiği- Onarımı olanaklı olmasına rağmen gümrüğe terk edilmiş araçlardaki zararın Türkiye'deki onarım giderleri ile kayıtlı olduğu ülkedeki piyasa değeri karşılaştırılarak hangisi az ise ona göre belirlenmesi gerektiği- Motorlu araç yabancı plakalı olup ülkemize geçici olarak girmiş bulunuyorsa, değerinin kayıtlı olduğu ülkedeki sürüm değeri olduğu- Hasarlı olsun veya olmasın yurda geçici olarak sokulan araçların belli bir süre içinde yurtdışına çıkarılması, yasaların gerektirdiği zorunluluk olduğundan hasarlı aracın haksız eylemi işleyene terkinin olanaksız olduğu- Hasarlı aracın büyük giderlere katlanarak yurtdışına çıkarılmasının mağdurdan istenmesini tazminat hükümlerinin engelleyeceği; belki de hasarlı aracın nakil ücreti, hurda değerini aşacağından zarar görenden böyle bir külfete katlanmasının istenmesinin iyiniyet kurallarına aykırı düşeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davada, hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davalı yönünden, bozma ilamı sonrası, davanın konusunun kalmadığı- Müşterek müteselsil sorumlulukta borçlulardan birinin borcu ödemesi ile diğer borçlunun da borçtan kurtulacağı- Bozma ilamı sonrası yapılan yargılamada yeni kusur durumuna göre davacı tarafın hak edeceği maddi tazminat tutarı, davalının kullandığı aracın dava dışı zorunlu trafik sigorta şirketince daha önceden yapılan ödemeyle fazlasıyla karşılandığından maddi tazminata ilişkin borcun sona ereceği ve maddi tazminat bakımından davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinin isabetli olduğu, bu davalı tarafından davacı tarafa icra kanalıyla fazladan yapılan maddi tazminat ödemesinin (İİK. mad. 40) icranın iadesi hükümlerine göre ileride davacıdan talep edilebilmesi hakkı bakımından, davalının, yeni kusur oranına göre aslında sorumlu olması gereken maddi tazminat miktarı bakımından da bir tespitte bulunulması gerektiği- İlamlı icra emrine itiraz etme hakkı olmayan ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlunun, takibi durdurabilmek için bu borcu cebri icra tehdidi altında ödemekten başka çaresi olmadığı ve bu durumda, iradi olarak borcun ödenmesinden bahsedilemeyeceği- İlk ilamda %75 kusur oranına göre davalı 15.000 TL manevi tazminata hükmedildiği halde, bozma ilamı sonrası davalının kusur oranının %35’e düştüğünden, yeni kusur durumu, maluliyet derecesi, ekonomik ve sosyal durum, duyulan acı gibi nedenler dikkate alınarak ilk ilamda belirlenen manevi tazminattan daha düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- 
Trafik kazası sebebi ile ölüme dayalı tazminat istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı tazmini istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Davacının kalıcı işgöremezliğe uğrayacak biçimde yaralanmış olduğu kaza tarihi ile ıslahın yapıldığı tarih arasında, 765 sayılı TCK'ya göre uygulanması gereken 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinin geçtiği, davalı vekilinin süresinde zamanaşımı def'ini ileri sürdüğü gözetilerek, bu davalı yönünden ıslah edilen kısım için davacı talebinin reddi gerektiği- Dava değeri 3.666,66 TL'nin altında olduğundan, İcra Mahkemeleri' nde takip edilen davalar için tarifeyle belirlenen 440,00 TL'lik vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davacının, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu otobüsün, kendisi idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada ağır biçimde yaralandığını ve çalışma gücünü kaybettiğini, bakıma muhtaç hale geldiğini savunduğu davada, "davacılar için 15.000,00 TL. ve 7.500,00 TL'nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili" ne dair verilen hükmün doğru olduğu-
Tazminat davası-
Davacının hesap bilgilerinin kopyalanarak, hesabındaki paranın üçüncü kişi tarafından sahtecilik yoluyla harcama yapılması durumunda, bankanın objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu ve meydana gelen zararın tamamından davalı bankanın sorumlu olduğu-