Dava konusu bonoların ihdas nedeninde malen kaydının bulunmuş olması gözetilerek, davacı ve davalının bonoların ihdas nedenini çift taraflı talil etmesi nedeniyle ispat yükünün davacıda olduğu- Davacının keşide ettiği senetlerin teminat senedi olduğunu yazılı şekilde kanıtlaması gerektiği-
(Ödeme yeri ve keşidecinin adının yanında düzenleme yeri bulunmayan) takibe konu belge kambiyo vasfını taşımadığından ve menfi tespit davası mutlak ticari nitelikte olmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Keşidecinin imzasının bulunmaması halinde, keşideci için aval verenin senet bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı ve mahkemece İİK. mad.  170/a uyarınca şikayetçi borçlu aval hakkındaki "takibin iptaline" karar verilmesi gerektiği, "borçlu avalistin yetkisiz temsil hükümleri gereğince bonodan şahsen sorumlu olduğu" belirtilerek davanın reddinin hatalı olduğu-
Türk Ticaret Kanunu madde 776’da gösterilen zorunlu şekil şartlarını ihtiva etmeyen ve bu sebeple bono sayılmayan yazılı belgenin, temel ilişki bakımından delil başlangıcı sayılacağı, delil başlangıcının, gerek senetle ispat kuralının gerek senede karşı senetle ispat kuralının istisnası olduğu, HMK 202/1 maddesi uyarınca bu durumda tanık dinlenmesinin mümkün olduğu-
Düzenlenme yeri bulunmayan dayanak belgenin, bono olarak kabul edilemeyeceği ve bu belgeye dayanılarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılmasının mümkün olmadığı- Bono tanzim yeri olarak idari birim adının yazılmasının gerekli ve yeterli olduğu- Ayrıca adres gösterilmesinin zorunlu olmadığı- Çift vadeli düzenlenen senetlerin, bono vasfında sayılamayacağı düzenlenmiş ise de, tanzim tarihinin “vade” bölümünde tekrarının, çift vade anlamına gelmeyeceği-
Sorumluluk doğması için, keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından, şirket kaşesi dışına atılan imzanın aval olarak değerlendirileceği-
Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK'nun 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekip takip dayanağı bonoda “teminattır” ibaresinin bulunmasının neyin teminatı olduğu açıklanmadığı sürece, başlı başına senedin teminat senedi niteliğinde olduğu kabul edilemeyeceği- Bonoda bulunan "teminattır" ibaresinin senedin mücerretlik vasfını değiştirmeyeceği-
Senette tanzim yeri olarak idari birimin adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması gerekli ve yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı- 
Davacı borçlunun "bononun başka bir ticari ilişkinin teminatını teşkil etmek üzere düzenlenerek verildiği, ancak ilgilisinin bu teminatı kabul etmemesi üzerine bonoyu ele geçiren davalının, bonodaki boşlukları kendi lehine doldurarak takibe koyduğu"na ilişkin iddiasının, "aldatma" tanımına uymadığı ve buna yönelik olarak tanık deliline de başvurulamayacağı- Sözleşme teorisi ve güven ilkesi de dikkate alındığında davalının, şu veya bu nedenle kendisine tevdi edilmiş bulunan boş bonoyu, aradaki anlaşmaya aykırı biçimde kendi lehine doldurduğu şeklinde ifade edilen iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği- Davalı hakkında resmî evrakta sahtecilik suçundan açılan ceza davasında "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB)" dair verilen kararın bir mahkumiyet kararı sayılmayacağı ve hukuk hâkimini bağlamayacağı- Yerel mahkemenin iddiaları, "aldatma" olarak değerlendirmesi ve bunun ispatı için tanık deliline başvurarak karar vermesinin yerinde olmadığı-
Düzenlenme yeri içermeyen, düzenleyenin adı soyadı altında yazılı olan adreste de belirgin bir idari birimin belirtmediği takibe konu belgenin kambiyo vasfı niteliğinin bulunmadığı, mahkemece, re'sen nazara alınarak İİK. mad. 170/a-2 uyarınca takibin anılan bono yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği-