Çeklerin ileri tarihli düzenlenmesinin mümkün olduğu; bu durumda alacağın varlığının tespiti bakımından keşideci şirket ile lehtar arasındaki hukuki ve akdi ilişkinin tespitinin yapılması gerektiği, ihtiyati haciz kapsamındaki yaklaşık ispatın bu tespit bakımından yeterli olmayacağı, ayrıca keşideci şirketin tasfiyesinin bitmesi nedeniyle, bu tarihten sonra çek düzenleyen şirket yetkilisinin, şahsen sorumlu olup olmayacağının da yargılama yapmayı gerektirdiği, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Talep ve karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 818. maddesi atfıyla 689. maddesi gereğince çeklerin rehin cirosuyla devri mümkün değil ise de, somut uyuşmazlıkta "çeklerin rehin cirosuyla devredildiğine" dair dosya içinde herhangi bir belge bulunmadığı gibi çek üzerinde de herhangi bir kayıt yer almadığı, bu nedenle mahkemece "çeklerin olsa olsa rehin cirosuyla devredildiği" gerekçesiyle "ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve muaccel olmuş bir alacağın alacaklısı, ihtiyati haciz talebinde bulunabileceğinden ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 161. maddesine göre, alacağın istenmesine engel mahiyette bulunan zamanaşımı, ileri sürülmedikçe hakim tarafından kendiliğinden göz önüne alınamayacağından, mahkemece, "ihtiyati haciz talebinin, 6102 sayılı TTK'nın 814. maddesi uyarınca alacaklı hamilin ciranta ve keşideciye karşı müracaat hakkının zamanaşımına uğradığı" gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine" ilişkin karar verilemeyeceği-
Kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar bakımından, teslime bağlı rehin yanında, zilyetliğin alacaklıya devrine gerek olmaksızın, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile kaydedilmek suretiyle taşınır mal üzerinde rehin kurulabileceği, böyle bir rehin teslime bağlı taşınır rehni olmadığından, TBK’nın 586’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının 1’inci cümlesine göre müteselsil kefilin takibine engel teşkil etmeyeceği-
Mahkemece, ihtiyati haciz talebine ilişkin istemde, taraflar arasındaki kredi ve kefalet sözleşmesi hükümleri ile, 3095 sayılı Yasa hükümleri birlikte değerlendirilerek, borçlu kefilin asıl alacak tutarı ile temerrüde düştüğü tarihten itibaren, istem tarihine kadar işleyecek temerrüd faizi tutarı kadar alacaklı bankaya borçlu olduğunun kabulü ile, gerekirse bu konuda bilirkişi marifetiyle hesaplama yaptırılıp, istem tarihi itibariyle borçlunun sorumlu olacağı miktarın tespiti gerekeceği-
İİK'nın 257/I. maddesi uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı; borçlunun yedinde veya üçüncü şahıslarda olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla, diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- İİK'nın 45. maddesi uyarınca asıl alacağın borçlusu tarafından alacağı temin etmek üzere rehin verilmiş olması halinde ise; bu alacağa ilişkin rehne başvurulmadan ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği-
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği, bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati haciz davacının isteği ile ilgili niteleme ve hukuki tavsifte yanılgıya düşülerek ihtiyati tedbir koşullarının tartışılması ve ihtiyati haciz talebiyle ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken; ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Somut olayda "alacağın rehinle temin edildiği" gerekçesiyle itirazda bulunulmuş ise de, ihtiyati haciz kararına esas dosyada borçluların, genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ve kefilleri olduğu, kefiller hakkında alınan ihtiyati haciz kararından sonra "tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla" ilamsız takibe geçildiği, bu durumda asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilmesinin, kefiller hakkında aynı miktarla ilgili olarak "tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla" ilamsız takibe geçilmesine engel olmayacağı, verilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 257/1 maddesine uygun olduğu-
5230 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre yeniden yapılandırma sürecinde ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmayacağı-
Talep tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 586/1. maddesi uyarınca müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçluya çekilen ihtarın sonuçsuz kalması ve borçlunun ifada gecikmesinin gerektiği, somut olayda ise alacaklı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu şirkete hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmeden "müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlular hakkında" ihtiyati haciz isteminde bulunulamayacağı-