Kesinleşen komisyon kararları aleyhine açılan davalara kadastro mahkemelerinde bakılamayacağı, görev konusu kamu düzeni ile ilgili olduğundan yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurmasının gerektiği, kendisine tebligat yapılan bekçinin yargılama sırasında verdiği ifadesinde davacı ile akrabalık bağı olmadığı gibi aynı çatı altında da oturmadıklarını bildirmiş olması bir yana ayrıca Tebligat Kanunu’nun 32. maddesine göre muhatabın (davacının) tebliğe muttali olduğuna değinen bir beyanının da mevcut olmadığı, bu durumda yerel mahkemenin tebligatın usulsüzlüğüne değinen direnmesinin yerinde olduğu-
Tebliğ işleminin geçerliliğinin, PTT memurunun yapacağı tahkikata göre muhatabın bu adreste bulunduğunun tesbitine ve bu işlemi tebligat parçasına yazarak maddede belirtilen kişilere imzalatmasına bağlı olduğu, gerekli tevsik işleminin hakimin denetimini sağlayacağı ve muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacağı, tebligatlarda tebliğ tarihinin iki numaralı fişin (ihbarnamenin) kapıya yapıştırıldığı tarih olduğu, tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesinin ve geçerli sayılabilmesinin, PTT memurunun araştırmayı mutlaka yapmasına ve muhatabın o anda adreste olmamakla birlikte tevziat saatlerinden sonra geldiğinin tevsik edilmesine bağlı olduğu, eğer açıklanan durumu beyan eden ilgililer imzadan çekinirlerse PTT memurunun, çekinme nedeniyle araştırma sonucunu kendisi imzalamakla yetineceği-
Tebligat Kanunu`nun 21. maddesine göre yapılacak tebliğ işleminin geçerliliğinin, PTT memurunun yapacağı tahkikata göre muhatabın bu adreste bulunup bulunmadığının tesbitine ve bu işlemi tebligat parçasına yazarak maddede belirtilen kişilere imzalatmasına bağlı olduğu, tebliğ memuru yukarıda açıklanan ilkelere riayet etmediği için 7201 Sayılı Kanun`un 21. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
Dava dilekçesinde gösterilen adres değişmedikçe, tebligatların gene aynı adrese yapılacağı-
Tebligatın tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılmasının 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi hükmü gereği olduğu, eski adrese tebligat yapılması nedeniyle ortada usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligatın varlığından söz etmeye olanak olmadığı, hal böyle olunca davacının bu yöne değinen karar düzeltme isteğinin yerinde olacağı-
Tebligatın muhatabın 15 yaşından küçük çocuğuna verilmesi durumunda, onun, Tebligat Kanunu`nun 22. maddesinde gösterilen şartları taşıdığı 23/5. maddede açıklandığı biçimde tevsik edilmesinin gerektiği, aksi halde yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
Tebligat usulsüz olmasına rağmen ödeme emrine itiraz süresinin geçtiğinden bahisle itirazın reddedilmesinin mümkün olmadığı, zira Tebligat Kanunu m.32'ye göre usulsüz tebligatın öğrenilmekle geçerli hale geldiği ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi kabul edileceği-
Asliye mahkemelerinde yazılı usul uygulandığından taraflar hazır olsa bile, temyiz sürelerinin, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlayacağı, Asliye mahkemeleri kararlarının taraflara tebliğinin (yazılı bildiriminin) şart olduğu-
  • ...
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor