Uyuşmazlık konusu taşınmazın tarla niteliğiyle kadastro tespitinin kesinleşme tarihiyle davanın açıldığı tarih gözetildiğinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.fıkrasında yer alan on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, mahkemenin bu yöne ilişkin görüşü biçimsel olarak doğru olsa da, tarafların kabul beyanları nazara alındığında, malik ...’in davalı gösterilen tüm mirasçılarının usulüne uygun kabul beyanı bulunup bulunmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, açıklanan nedenle, tüm mirasçıların kabul beyanları olup olmadığı yeterince araştırılmadan, var ise (hepsinin kabulü halinde) kabul beyanlarına üstünlük tanınmak suretiyle dosya kapsamında uygun bir karar verilmesi gerekirken doğrudan hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı- Mahkemece, dayanılan hukuki sebeplerden haricen satın alma ve zilyetlik hukuki nedenine yönelik davanın reddine karar verilmesine rağmen (terditli) temliken tescil talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Türk Borçlar Kanunu m.237 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken ortaklık sözleşmesinin tapuda ismi gözüken tüm maliklerle yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece, hüküm verildikten sonra temyiz aşamasında tapu maliklerinden ... mirasçılarının da davayı kabul dilekçesi sundukları anlaşılmakla, tüm mirasçılarının kabule ilişkin dilekçede imzaları bulunup bulunmadığının denetimi için mirasçılık belgesinin temini ile sonuca göre hüküm verilmesi gerekeceği- Tapu kaydında... ve ... olarak gözüken kişilerin nüfustaki kimlik bilgilerine uygun olarak tapu kaydındaki isimlerinin idari yoldan düzeltilmesi, bunun mümkün olmaması halinde tapuda isim düzeltilmesi davası açmak üzere davacıya yetki ve makul süre verilerek nüfus kayıtları ile tapu kaydı arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi istemi, HMK'nun 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerektiği-
Alacaklının şikayeti üzerine görülen ceza davasındaki beyanlar karşısında, takip dayanağı çekteki imzanın borçlunun oğluna ait olduğunun taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıktığı, çekteki imzanın da işletme sahibi davacının bilgisi ve muvafakati doğrultusunda vekaleten atıldığı anılan beyanlarla sabit olduğundan ve ceza yargılamasındaki bu kabul HMK'nun 308. maddesindeki düzenleme uyarınca bağlayıcı olduğundan, davacının takip dayanağı çekten dolayı sorumlu olduğu- TBK'nun 40. maddesi kapsamında takibe dayanak çek başkası nam ve hesabına düzenlenen senet olup, HMK'nun 308. maddesi de dikkate alınarak borçlunun Ağır Ceza Mahkemesinde duruşma sırasında verdiği beyanı kabul anlamına geleceğinden ve temsil olunanı bağlayacağından, mahkemece borçlunun imza itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı şirket yetkilisi "davalı tarafın temyiz nedenleri ve tüm beyanlarını kabul ettiğini, bu nedenle davalının beyanı doğrultusunda kararın davalı lehine bozulmasına karar verilmesini" istediğinden, davacı alacaklı şirket yetkilisinin beyanı açıklattırılmak sureti ile istihkak iddiasını kabul edip etmediği hususlarının netleştirilmesi ve davacının iradesinin açıklığa kavuşturularak, bu doğrultuda karar verilmesi gerektiği-
Kabul veya Sulh kesin hükmün sonuçlarını doğuran, karar kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilen ve davaya son veren taraf işlemlerinden olduğu bu nedenle yapılacak işin, tarafların bu sulhe göre karar verilmesini isteyip istemediği sorularak sulhe göre karar verilmesini istemeleri halinde, sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi için kararın bozularak mahkemeye gönderilmesinin gerektiği-
Alacaklı banka vekilinin elektronik imzalı dilekçe ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği ve vekaletnamesinde davayı kabule özel yetkisi bulunduğu görüldüğünden ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Dosya kapsamından; davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında öğrenim gören öğrenci sayısının %3 ü oranında ücretsiz öğrenci okutma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle talep edilen kısmın kabul edildiğinin anlaşıldığı, şu durumda; söz konusu kabul beyanı dikkate alınarak ücretsiz öğrenci okutma yükümlülüğüne ilişkin ........ TL'lik talep yönünden kabul kararı verilmesi gerekirken, bilirkişi raporu esas alınarak daha az miktarda alacağa hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı vekilinin duruşmada, davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğinin görüldüğü, alacaklı vekilinin bu beyanı davayı kabul anlamında olup, HMK'nun 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava da olmadığına göre ve ayrıca mahkemece aldırılan bilirkişi raporu da dikkate alındığında, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün temyiz edilmesi halinde, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya "çekişmeli boşanma" olarak davaya devam edilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor