Bilirkişi raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı bu durumda bilirkişi raporunda yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanması gerektiği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, HMK'nun 209. maddesi genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi olmadığı, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki devrede icra mahkemesine başvurarak sahtelik nedeniyle takibin durdurulmasını talep ettiği, verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı görüldüğünden, HMK 209. maddede yazılı nedenle yapılan takibin durdurulması istemine yönelik şikayetin reddi gerekeceği-
Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı da gözetilerek uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak borçlunujn imzaya itirazı hakkında karar verileceği-
Mahkemece hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmayıp, atılmış olan ciro imzalarının üzerinde silinti, kazıntı yapılması nedeniyle imza hatlarında büyük oranda kayıplar meydana geldiğinin belirtildiği, borçlu eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediği anlaşıldığından, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı gözetilerek uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun takip konusu çeklerde keşideci ve ciranta sıfatı ile isim ve imzasının olmadığı itirazı İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın kabulü halinde borçlu lehine kötüniyet tazminatı verilmesi gerektiği-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte yapılan imzaya itirazda, mahkemece; borçlunun mukayese imzalarının bulunduğu mevcut belgeler ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak sunulan mukayese imzaların istiktaptan beklenen amaca ulaşmaya yarar olup olmadığı belirlenmeden, borçlunun tatbika medar imzalarının alınması gerektiğinden bahisle mazeretsiz gelmediği için İİK'nun 68/a-5 maddesi uyarınca imzaya itirazın geçici olarak kaldırılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takibe ilişkin olarak yapılan imzaya itirazda, bilirkişi raporunda, imza incelemesinin yeterli donanıma sahip bir laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığı, imza incelemesinin optik aletlerle yapılıp yapılmadığı konusunda açıklık bulunmadığı gibi itiraza konu imza ile mukayese imzalar arasındaki benzerlik ya da farklılıkların fotoğraflama yada diğer görüntüleme yöntemleri ile rapora yansıtılmadığı, ayrıca raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı konusunda kesin bir kanaatin de bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, ehil bilirkişi heyetinden yeniden rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda, imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediği, mahkemece, Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği, zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenlemenin bulunmadığı-
İmzaya itiraz üzerine icra mahkemesince bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm kurulduğundan, borçlunun tazminat ile sorumlu tutulması ve İİK'nun 169-a/5. maddesine göre takibin “durması” yerine “iptaline” karar verilmesi isabetsiz olduğu-