Borçlunun imzaya itirazının kabul edilmesi halinde İİK.nun 170/III maddesi gereğince “takibin durması” yerine “takibin iptaline” karar verilemeyeceği-
Takip konusu çekteki keşide tarihinde tahrifat yapılmış olması halinde, bu tahrifatın yanındaki paraf imzasının keşideciye ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği, çıplak gözle yapılan inceleme ile yetinilemeyeceği-
Başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı, hem “imza itirazı”nda ve hem de “ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü”ne yönelik şikayette bulunulmuş olması halinde, icra mahkemesince önce “tebligatın usulsüzlüğü”ne ilişkin şikayet incelenmeden “imza itirazının süre aşımı nedeniyle reddine” karar verilemeyeceği-
“Takip konusu senetteki/çekteki imzanın borçluya ait olduğu”nun takibe başlayan ve bunu iddia eden alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekeceği; icra mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki belirsizliğin borçlu lehine yorumlanması (ve borçlunun bu konudaki itirazının kabul edilerek, takibin durdurulması) gerekeceği-
Takip dayanağı senetteki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik yöntemlerle yapılması, sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının dayanakları gösterilerek denetime elverişli bir raporla ortaya konulması gerekeceği, bu şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, mahkeme hakimince kendi gözlemine göre sonuca gidilemeyeceği, mukayeseye esas alınan belgelerin fotokopi olmamasına özen gösterilmesi gerekeceği (belge asılları üzerinde inceleme yaptırılması gerekeceği), senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senedi elinde bulunduran ve takibe koyan alacaklıya ait olduğu, imza incelemesi konusunda Adli Tıp Kurumu’nun son makam olmadığı, ispat yükünün alacaklıya ait olduğu-
İcra takibinin, lehtarın veya ondan sonraki cirantanın cirosu ile çeki/senedi elinde bulunduran kişi (hamil) tarafından, keşideci veya çeki/senedi kendisine ciro etmemiş olan ciranta hakkında yapılmış olması halinde, hamil –çek/senet huzurunda imzalanmamış (ciro edilmemiş) olduğundan- imzanın keşideciye (cirantaya) ait olup olmadığını bilemeyeceğinden, imzanın borçluya ait olmaması (olmadığının saptanması) halinde, alacaklı (hamil) aleyhine tazminata/para cezasına hükmedilemeyeceği-
Borçlu haciz baskısı altında icra dosyasına ödeme yapmış ve bu para alacaklıya ödendikten sonra icra mahkemesince ‘takibin durdurulması’na karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise İİK.nun 361. maddesindeki koşulların oluşmuş sayılacağı ve alacaklıya ödenmiş olan paranın herhangi bir hükme hacet kalmaksızın alacaklıdan istenebileceği–