Ödeme emrinin borçlu şirkete ticaret sicil adresinde yapılan tebligatında, haber verilen komşunun isminin usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmediğinden, bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu- Mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme belgesini bilen borçlunun buna rağmen bu belgeden söz etmemesi ya da sunmaması, ona etkin hak arama imkânı tanınmamasından değil, kendi ihmalinden kaynaklandığından bu ödeme belgeleri icra mahkemesindeki incelemeden önce var olduğu hâlde ileri sürmeyen borçlunun, kararın temyizi aşamasında dosyaya sunarak bu deliller doğrultusunda değerlendirme yapılmasını talep etmesinin mümkün olmadığı-
Her ne kadar ödeme emri borçlu şirkete Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine aykırı olarak tebliğ edilmişse de; alacaklı tarafından dosyaya sunulan ............ Tarihli protokolün 3. ve 7. sayfalarında İcra dosya numarası ve dosya alacaklısının açıkça belirtildiği, şikayetçi borçlu şirketin de protokolün taraflarından biri olduğu ve protokol altındaki imzasını inkar etmediği, bu nedenle ............... tarihli ödeme emri tebligatı usulsüz olsa da alacaklı tarafından sunulan protokol doğrultusunda borçlu şirketin ............ tarihinde takipten haberdar olduğu, eldeki davanın ise ................... tarihinde açıldığı ve şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılmadığı anlaşıldığından, şikayetin yasal süre aşımından reddine karar verilmesi gerekeceği-
7226 sayılı Kanun’un Geçici maddeleri ile , dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre de, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresinin 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatıldığı, somut olayda borçlular 12.06.2020 Tarihinde İcra Mahkemesi’ne başvurarak ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve ödeme emrinin tebliğ tarihinin, usulsüz tebligatlardan haberdar oldukları 18.05.2020 Tarihi olarak düzeltilmesini talep ettikleri, söz konusu tarihlerin Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla belirlenen durma süresi içerisinde kaldığı, dolayısıyla şikayetin süresinde yapıldığının anlaşıldığı, o halde; İlk Derece Mahkemesi’nin şikayetin kabulüne yönelik kararının yerinde olduğu-
Şikayetçi üçüncü kişinin tebliğ olunan üçüncü haciz ihbarnamesine en geç mahkemeye başvuru tarihinde muttali olduğundan bu öğrenme tarihine göre de yasal 7 günlük süreyi geçirmeden usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğundan, mahkemece " 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin, ıttıla tarihi olan... olarak düzeltilmesine, " karar verilmesi gerekirken, hükümde hangi haciz ihbarnamesi olduğu açıklanmadan hatalı tarihin belirlenmesinin isabetsiz olduğu-
Tebliğ tutanağında; beyanına başvurulmuş olup da isim ve imzadan imtina etmiş komşunun ad ve soyadının belirtilmemesi hâlinde tebliğ işlemi usulsüz olacağından, muhatabın beyan ettiği tarihe göre temyiz isteminin süresinde olduğu- Görevsizlik kararından sonra, görevli mahkemede davaya devam edilebilmesi için öncelikle görevsizlik kararının kesinleşmesi gerektiği- Davanın taraflarının, görevsizlik kararı kesinleşmeden (iki haftalık başvurma süresi işlemeye başlamadan) önce, görevsiz mahkemeye (dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için) başvurmuş ise bu başvurmanın da geçerli olduğu-
Yetki belgesi ile duruşmaya bir defa giren avukata kararın tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu-
Ödeme emri usulsüz tebliğ edilmişse de, davacı/borçlunun aracına fiilen ................ tarihinde el konulduğu ve takipten bu tarihte haberdar olduğu anlaşıldığından, ödeme emrinin bu tarihte tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Gecikmiş itiraz başvurusunda bulunabilmek için her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekeceği- Tebligat Kanunun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatta, tebliğ tarihi itibariyle borçlu müşterek hane /tebliğ adresinden mahkeme kararı ile 1 ay uzaklaştırıldığından ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun görüldüğü, o halde, mahkemece uyuşmazlığın ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet kapsamında değerlendirilmesi, şikayetin ıttıla tarihinden itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen sürede ileri sürülmüş olması halinde kabulü ile ıttıla tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi, şikayetin süresinde olmadığının tespiti halinde ise şikayetin süre nedeniyle reddi gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğ edildiği şahsın temsil yetkisinin ödeme emri tebliğinden önce sona ermiş olduğu anlaşılmakla, borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu, o halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulüyle TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-