Borçlu tarafından tebligatı öğrenme tarihine göre "süresinde" yapılmış herhangi bir şikayet bulunmadığından tebliğ işleminin usulüne uygunluğunun incelenemeyeceği-
Muhatabın tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği belirtilmeden tebliğ işlemi yapıldığından tebligatın usulsüz olduğu-
Tebligat mazbatasında borçlunun dışarıda olduğu belirlenmiş ise de, tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceği tespit edilmediği gibi, kendisine haber verilen komşunun adı ve soyadının da tespit ve tevsik edilmediğinden tebligatın usulsüz olduğu-
Tebliğ evrakında muhatabın adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği hususları yöntemince araştırılmamış ve bu husus belgelenmemiş olduğundan bu yönüyle borçluya yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçlunun diğer borçlu şirketin temsilcisi olduğu, şirket adresinin, borçlu şahsa ait işyeri adresi olduğu hakkında kuşku ve duraksama bulunmadığından, bu adres, "tüzel kişiye ait olmakla beraber, tebligatın muhatabı (tüzel kişi olmayıp) gerçek kişi" olduğundan, tüzel kişilere tebligatı düzenleyen Tebligat Kanununu mad. 12 ve 13 'ün uygulanamayacağı; muhatabın işyerine çıkarılan tebligatın, aynı Kanun'un 17. maddesine göre yapılması gerektiği-
Tebligatta, haber verilen "komşunun isminin tespit edilmediği" görüldüğünden tebligatın usulsüz olduğu-
Alacaklı tarafından takip talebinde bildirilen ve bilinen son adres olarak kabulü gereken adrese ödeme emri gönderilmeden mernis adresine tebligat gönderilmesinin T.K. mad. 10 'a aykırı olduğu- Tebliğ belgelerinde muhatabın (borçlunun) adreste bulunmama nedeninin kimden sorularak tesbit edildiği ve sorulan kişinin sıfatı ve kimliği konusunda hiçbir bilgi bulunmadığından tebliğ işleminin Tebligat Kanunu mad. 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği mad. 30/1 'e aykırı olduğu- Maaş haczi müzekkeresi borçluya değil, çalıştığı kuruma gönderildiğinden, borçlunun bu işlem ile takipten haberdar olduğunun kabulü mümkün olmadığı-
Adres hanesine yazılan "Mernis Adresi" ibaresine dayanılarak tebliğ memuru tarafından Tebligat Kanunu mad. 21/2 'ye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Tebligatın yapıldığı adresin iş yeri adresi olduğu ve iş yerinde yapılan tebligatın birlikte sakin bulunduğu bildirilen kişiye yapılamayacağı, bu suretle dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği - Ayrıca davalının Mernis adresine yapılan tebligatın yenileme tensip tutanağının tebliğine ilişkin bulunduğu, yenileme tensip tutanağının incelenmesinde ise davalıya yenileme dilekçesinin örneğinin davetiyeyle gönderilmesine karar verildiği, dolayısıyla dosyada davalıya dava dilekçesinin Tebligat Kanununu hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının yer almadığı - Dolayısıyla davalı vekilinin davadan haberdar olduğunu bildirdiği tarihten itibaren süresinde cevap dilekçesinin verildiğinin kabulü, böylece savunma ve davalı delilleri incelenip değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Mernis adresine çıkartılan tebligat evrakında, sadece adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı olduğu, bu şerh dışında, tebligatı çıkaran mercii tarafından TK'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında; “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” verilmediği anlaşıldığından, yapılan tebligatın, TK'nun 23/1-8. ve Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddelerine aykırı olduğu- Muhatabın beyan ettiği ittıla tarihinin, bunun mümkün olmaması halinde dava dilekçesi tarihinin tebligat tarihi olarak kabulü ile, tebligat tarihinin buna göre düzeltilerek, borçlunun diğer şikayet ve itirazlarının incelenmesi gerekeceği-
Tebliğ şerhinde yazılı olan "muhatabın çarşıya gittiği" beyanını veren ve haber verilen komşunun açık kimliğinin ne olduğunun tebliğ mazbatasında açıklanmadığı görüldüğünden, bu haliyle tebliğ işleminin, usulüne uygun yapılmadığı- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliğ işleminden haberdar olması halinde, geçerli sayılacağı ve şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği- Takibe dayanak belgenin takip talebi ile birlikte icra dairesine ibraz edilmediği ve borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgenin eklenmediği anlaşıldığından, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-