20.02.2014 tarihli rapor ile keşif sonucu alınan 20.06.2014 tarihli bilirkişi raporu arasında zararın oluşup oluşmadığı açısından çelişki giderilerek karşı davada ileri sürülen iddialarla ilgili bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporundaki "köpeklerin sürekli havlamak suretiyle çevrede ses kirliliğine sebebiyet verdiğine dair keşfen tespit edilmiş bir bulgu bulunamamıştır" şeklindeki ifadenin, davanın reddi için yeterli bir gerekçe oluşturmayacağı-
Dava dilekçesinde talep her ne kadar "el atmanın önlenmesi ve yıkım" olarak belirtilmekte ise de dava dilekçesinin 3 numaralı paragrafında ve davacı vekilinin ilk celsedeki sözlü beyanında, yazılı beyanında ve yargılama aşamasında dosyaya sunulan dilekçelerde davacının talebinin taşınmazın mülkiyetine ilişkin olmayıp komşuluk hukukuna aykırılık teşkil eden elatmasının önlenmesi olarak ifade edildiğinden davacının bu yöne ilişkin iddia ve delilleriyle davalıların savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Duvarın yıkılma riski bulunduğu ve yıkılma riskinin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği açıkça belirtildiğinden bu hususun gözetilmek zorunda olduğu- Duvarın davacıların görüşünü ve güneş ışığını engellediği iddialarıyla ilgili olarak bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği-
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu kaçak ve ruhsatsız olarak yapılan depo niteliğindeki binaların davacının görüntüsünü kapattığı, hava almasını engellediği ileri sürüldüğüne göre, verilen zararın hangi önlem ya da önlemlerle giderilebileceği hususunda bilirkişilerden yeniden rapor alınması, elde edilen ve elde edilecek tüm somut bilgiler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Haksız elatma ve elatma sonucu oluşan zarar haksız eylem niteliğinde olup, sorumluluk hukukunun genel kuralı gereğince, haksız eylem ile zarar arasındaki illiyet bağının saptanması gerekeceği ve kusursuz sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu (TMK. m. 730)-
Davacıların taşınmazlarına zarar veren harfiyatı yaptığı ileri sürülen ve mahkemece aleyhine tazminata hükmedilen şirket kazıyı yapmadığını, diğer davalı maliklerle arasında inşaat yapımı hususunda bir sözleşme olmadığını savunduğundan itirazların değerlendirilerek inşaatın doğrudan arsa malikleri tarafından mı, kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle bir yüklenici aracılığıyla mı yaptırılmakta olduğunun sorulup araştırılması gerektiği, varsa bu konudaki sözleşmeler temin edilerek davalı şirketin zarardan sorumlu olup olmadığı kesin olarak belirlenmesi gerektiği-
Davalı ile dava dışı kişiler arasındaki sözleşmenin, tarafı olmayan ve yapılan inşaattan zarar gören davacı için hüküm ifade edemeyeceğinden; dava konusu taşınmazların tedavül kayıtlarının getirtilmesi, eski hale getirme bedelinin tahsili isteği yönünden taşınmazların davacı tarafından temlik edildiğinin belirlenmesi halinde HMK. mad. 125 uyarınca işlem yapılması halen davacı adına kayıtlı taşınmazlar ile ilgili eski hale getirme bedelinin tahsili isteği yönünden inceleme yapılması, bu parseller ile birlikte, davacı tarafından temlik edildiği belirlenen parseller hakkında da işin esasına girilerek soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
TMK.nun 730.maddesinden kaynaklanan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından davalının kusursuz olmasının tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olmayacağı-