Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında davacı kiracı tarafından taşınmazın yeni malikleri davalı gösterilerek kira bedelinin uyarlanması istemiyle dava açıldığı, bu dosyaya kiracı tarafından sunulan dava dilekçesinde,” ...davalılar dava konusu taşınmazı satın almışlar ve halefiyet yolu ile mevcut kira sözleşmesinde kiraya veren vasfını kazanmışlardır.” şeklinde beyanda bulunulduğu, icra dosyasına kiracı tarafından sunulan itiraz dilekçesinde "davacılara ve taşınmazı devreden kiralayana yapılan ödemeler sebebiyle kira borcu bulunulmadığı" beyanı karşısında kiracının kira sözleşmesini kabul ettiği, taşınmazı yeni satın alan maliklerin halefiyet kuralı gereğince kira bedellerinin kira sözleşmesindeki yasal artış oranı ile talep ederek takip yapmış olmasında bir usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, kira alacağının talep edilmesi için yazılı bir bildirimin aranmayacağı zira kiracının taşınmazın devrinden haberdar olduğu ve kira alacağı için bir kısım ödemeler yaptığı beyan etmiş olduğu-
Borçlu tarafından imzası inkar edilmeyen kira sözleşmesinin, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre İİK m. 68/1'de sayılan takibe itirazın kaldırılmasını sağlayan belgelerden olduğu- Yap işlet devret sözleşmesi ise karma nitelikte bir sözleşme olduğundan kira sözleşmesi olduğunun kabulü mümkün olmayıp, alacağın varlığı ve miktarının İİK m. 68/1'de yazılı belgelerle ispatlanamadığı anlaşıldığından, bu sözleşmeye dayanılarak mahkemece "itirazın kaldırılmasına" karar verilemeyeceği-
Kira sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişi (kiraya verenin eşi) hesabına yapılan ödemenin ve davacının da buna açık muvafakati olmadığı nazara alındığından yapılan ödemelerin kira ödemesi olarak kabulünün mümkünü olmadığı-
Kira sözleşmesine itiraz etmeyen borçlunun icra mahkemesinde kira sözleşmesini inkar edemeyeceği, inkar etse dahi Kanun'un bu emredici hükmü gereğince icra mahkemesi hakimi kira sözleşmesinin varlığı ve geçerliliği konusunda bir araştırma yapamayacağı- Borçlunun icra mahkemesindeki beyanında, "kira sözleşmesinin 2. sayfasının kendilerinde mevcut olan kira sözleşmesinde farklı olduğu, ilk kira ödemesinin 01.01.2022 tarihinden değil 01.09.2022 tarihinden itibaren başlayacağını" ileri sürmüş olup bu hususun kesinleşen kira sözleşmesi ve kira borcu karşısında icra mahkemesince incelenemeyeceği-
Harca esas değerin TL karşılığının gösterildiği, ancak dosyada mübrez 18.8.2020 tarihli fiziki ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmediği gibi UYAP’a 19.8.2020 tarihinde kaydedilen ödeme emrinde de gösterilmediği, UYAP sistemine 19.01.2023 tarihinde kaydedilen ödeme emrinde ise harca esas değerin TL karşılığının yazıldığının tespit edildiği. Ödeme emrindeki bu eksikliğin sonradan tamamlanması sonuca etkili olmayıp, talep edilen alacağın TL karşılığının yazılı olduğu ödeme emrinin UYAP sistemine işbu itirazın kaldırılması ve tahliye talebinden çok sonra kaydedildiği görülmekle, geçerli bir ödeme emrinin bulunmadığının kabulü gerekeceği- O halde mahkemece, ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmediğinden kamu düzenine ilişkin olan bu husus resen nazara alınarak geçerli bir ödeme emri bulunmadığı gerekçesiyle "itirazın kaldırılması isteminin reddine" karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler İİK’nın 269 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ise de bu maddelerin uygulanabilmesi için öncelikle TBK kapsamında düzenlenmiş geçerli bir kira sözleşmesinin varlığının şart olduğu, somut uyuşmazlıkta, takibe dayanak sözleşmenin Türkiye Kızılay Derneği ile Gvensoy-Karsaklar-Tango-Renkyol İnşaat ve Gayrimenkul Yatırım İşletme A.Ş. arasında düzenlenen Yap-İşlet Devret sözleşmesi olduğu, sözleşmenin karma nitelikte olduğu ve Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenen geçerli bir kira sözleşmesi olmadığı anlaşıldığından,, mahkemece ortada geçerli bir kira sözleşmesi olmadığından itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi dolmadan borçlunun temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceği-
Kiracının kira borcunu ödemede geciktiği halde, kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebileceği-Kira bedeli veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmeyen kiracının temerrüdünün düzenlenmiş olduğu, kiralayan alacaklı; sadece kira borcunu değil yan gideri ödemeyen kiracının temerrüdü sebebiyle akdin feshine isteyebileceği-
Borçlunun takibe itirazında; kira sözleşmesine karşı çıkmaksızın aylık kira bedeline itiraz ettiğinin, kira sözleşmesinde ise aylık ve yıllık kira bedeli ile yıllık kira artışının ÜFE oranına göre yapılacağının taraflarca belirlendiğinin görüldüğü, İİK'nın 269/2. fıkrasına göre borçlunun itirazında kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmez ise akdi kabul etmiş sayılacağı, kiracının icraya itirazında da İİK'nın 269/c maddesinde belirtilen sair sebeple kiranın istenemeyeceği itirazlarından olan aylık kiraya itiraz ettiği, mahkemece takibe konu aylara ilişkin aylık kira miktarı belirlenebilir nitelikte olup kabul edilen kira sözleşmesi hükümlerine göre emredici hükümler gözetilmek suretiyle belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aylık kiraya ilişkin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı olan, taraflar arasında düzenlenen ve imzası inkar edilmeyen 21/09/2020 tarihli kira sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin “Teminat” başlıklı 7. maddesinde “Kiracı, kiralayanın bilgisi dahilinde kiralananda yapacağı demirbaş malzeme alımlarının toplam tutarının yıllık kira bedeline kadar olan kısmını teminat olarak içeride bırakacak, teminat bedelini geçen kısmını ise devam eden 2 yılın başından itibaren aylık kiranın 1/2sinden mahsup edecektir. Yapılan demirbaş alımları kiracı ve kiralayan tarafından mutabakat tutanağı ile imza altına alınacaktır.” hükmünün yer aldığı, borçlunun icra müdürlüğüne yaptığı itirazında anılan madde kapsamında ödemeler yapıldığı iddiasında bulunduğunun görüldüğü, o halde, mahkemece borçlunun demirbaş malzeme alımına ilişkin olarak yaptığı ödemelerin toplam tutarının, teminat bedeli ve kira miktarından mahsup edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-