Kesinleşen, bir diğer kararı dikkate alındığında, davacının hizmet süresinin 11 yıl 6 ay 24 gün olduğu, dolayısı ile davacının toplamda 11 yıllık izin hakkı bulunduğu dikkate alınmaksızın, 12 yıl üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilerek alacağın hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Davacı işçinin davalıya ait iş yerinde 9 yıl 2 ay 1 gün çalıştığı, işverence gerçekleştirilen feshin geçerli nedene dayanmadığı anlaşıldığından feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak davacı işçinin kıdemine ve fesih nedenine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının davacının 6 aylık ücreti tutarında belirlenmesinin doğru bulunmadığı, bu tazminatın davacının 5 aylık ücreti oranında belirlenmesinin dosya içeriğine uygun düşeceği-
Dava dilekçesindeki talep de nazara alınarak, davacının bakiye 26 günlük yıllık izin ücret alacağı olduğuna karar vermek gerekirken, 40 gün üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulamayacağı- Dava dilekçesinde davalı işyerindeki çalışma saatlerinin 08.00-17.00 olmasına rağmen, davacının hafta içi ve C.rtesi günü saat 20.30’a kadar çalıştığı ileri sürülerek fazla çalışma ücreti istendiği, bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre ancak dava dilekçesindeki talep aşılarak davacının hafta içi saat 21.00’a kadar çalıştığının kabulünün hatalı olduğu- Dava dilekçesinin dava dışı şirketlere tebliği ile davanın ihbarı işlemi yerine getirilmeksizin yargılamaya devam olunarak hüküm kurulamayacağı- Davalı vekili, işçilik ücretlerinin genelgeye uygun olarak düşürüldüğünü ve işçilerle yeni iş akdi yapıldığını savunmakta iken, hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında davacının ücret farkı talep ettiği dönemde nazara alınarak alt işveren şirketlerden davacı ile böyle bir iş akdi yapılıp yapılmadığı hususunda araştırma yapılmadan karar veremeyeceği-
Yıllık ücretli izinle ilgili İş K. 53. maddedeki kıdem süreleri dikkate alınarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4; 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5; 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesi gerektiği, fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınırın 8 aya kadar da çıkabileceği- Davacı 01.07.1990-05.11.2015 tarihleri arasında çalışmış olduğundan, kıdem süresi ve fesih sebebine göre işe başlatmama tazminatının 4 ay yerine 6 ay olarak belirlenmesinin uygun olacağı-
Kıdem tazminatı ile ilave tediye, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, kıdem suresinin farklı olduğu gerekçeli karar yazım aşamasında farkedilerek "gerekçeli karar ile kısa karar çelişmeyeceğinden kısa karar aynen korunmuştur..” denilmişse de, gerekçede davacının çalıştığı süre bakımından çelişki oluşturulduğu anlaşıldığından, kararın bozulması gerektiği-
Davacı taraf "davalı işyerinde yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını", davalı ise "3 adet, farklı tarihlere ilişkin izin kullanmaya dair davacı imzası içeren belge sunarak "izinlerin kullandırıldığını" iddia etmiş olup, mahkemece söz konusu izin belgelerine itibar edilerek bu alacak talebi reddedilmişse de, davacı "bu belgelerin matbu olarak alındığını, gerçeği yansıtmadığını" iddia ettiğinden ve belgelerin matbu hazırlanmış evraklar olduğu ve tarih kısımlarının doldurulduğu görülmüş olduğundan, öte yandan izin defteri sunulmadığı gibi ilgili ücret bordrolarında yıllık ücretli izin kullanmaya dair bir kayıt da görünmediğinden, mahkemece ispata elverişli olmayan belgelere itibarla yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddinin isabetsiz olduğu- Islah dilekçesinde açıkça faiz istenmesi gerekir mi?
Davalı işyerinde 01.06.1987 -15.04.2009 tarihleri arasında çalışmış olan davacı işçi işverene verdiği 15.04.2009 tarihli ibranamede, geçmiş yıllara ait kullanmadığı izni bulunmadığını belirtmiş olup ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı belirlenmeli ve imza davacıya aitse 15.04.2009 tarihli ibranameye geçerlilik tanınıp, yıllık izin alacağı yönünden davacın işvereni ibra ettiği ve alacağın ibra ile sona erdiği kabul edilerek izin alacağı reddedilmesi gerektiği-
Davacı tarafından davanın önce gerçek şahıs şirket temsilcisi aleyhine açıldığı, kararın bozulması üzerine ise davalı şirkete yöneltildiği, fakat şirket temsilcisi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, taraf sıfatı kalmayan şirket temsilcisi hakkında HMK'nın 124 son maddesi gereğince karar verilmemesinin isabetli olmadığı, öte yandan davalının 5580 sayılı kanuna tabi, davacının da aynı kapsamda iş sözleşmesi ile çalışan eğitim elemanı olduğu, özel eğitim kurumları kanunu kapsamında çalışan davacıya izin yönünden MEB izin yönergesinin 7/10 maddesinin uygulanacağı, davalı şirket, davacı ile 5580 sayılı yasa kapsamında her öğretim ve eğitim yılı için bir yıllık yenilenen sözleşme imzalamasına rağmen, okullar tatil olduğunda kayden davacının çıkışını verdiği, okullar açıldığında da tekrar işe girişini yaptığı ve bu dönemi kuruma bildirmediği gibi ücretinin de ödenmediğinin anlaşıldığı, tatil zamanı ve izinli sayılan dönemin kuruma bildirilmemesi ve ücretinin ödenmemesinin sözleşme ve yasa hükmüne aykırı olduğu, davacının eğitim elemanı olarak tatil dönemi için ücrete hak kazandığı, bu dönemde iş sözleşmesinin askıda olduğu gerekçesiyle hizmet süresinin eksik tespiti ile ücretin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
7. HD. 19.04.2016 T. E: 10941, K: 8653-
7. HD. 12.04.2016 T. E: 2015/592, K: 8070-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor