Davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesinde dayalı tazminat talepleri yönünden faiz isteminde bulunduğu, boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olan maddi tazminat (TMK. md. 174/1) ve manevi tazminat ( TMK. md. 174/2) hükümlerinin, boşanma kararının kesinleşmesiyle muaccel (istenebilir) hale geleceği, bu nedenle, kararlaştırılan tazminata boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin gerekeceği-
Davalı-davacı kadının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğinin; buna karşılık davacı-davalı kocanın da eşine hakaret ettiğinin, onu istemediğini söylediğinin, dayısının evlilik birliğine müdahalesine kayıtsız kaldığının ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, davacı-davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun anlaşıldığı-
Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışın kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
İlk davada ileri sürülmemiş veya ileri sürülüp de kanıtlanamamış olayların, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine dayanan sonraki boşanma davasında “kusur tespitinde” artık dikkate alınamayacağı-
Davacı koca tarafından daha önce açılmış olan boşanma davası “... eşine şiddet kullandığı sabit, bu sebeple kusurlu kabul edilerek ” reddedildiğine ve ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak geçen üç yıl içinde ortak hayatın davacının kusuru sebebiyle yeniden kurulamadığına, davalıya yüklenebilecek bir kusur ispatlanamadığına göre, davalı yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi gereğince, fiili ayrılık süresi içinde hakaret eylemi nedeniyle bağımsız açılan davada bir miktar manevi tazminata hükmedilmiş olduğu da gözetilerek uygun miktarda manevi tazminat takdirinin gerekeceği-
Hakimin, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusur bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğu, açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının orantısız ve çok olduğu-
Boşanma sonucu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesinin gerektiği-
Boşanmanın eki niteliğindeki maddi ve manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel hale geleceği, davacı lehine hükmedilen manevi tazminata boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektireceği-
Maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmakta olup, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi manevi tazminat verilmesi gerekeceği-