Tahkikat aşamasındaki yoksulluk nafakası isteğinin iddia ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve usule uygun yapılmış bir ıslah talebi veya açık muvafakat yoksa bu talep yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm tesisi gerektiği-
Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca maddi tazminat talebinin ön inceleme duruşmasına kadar ileri sürülebileceği bundan sonra asıl davanın feri niteliğinde de olsa maddi tazminat talebinin ileri sürülemeyeceği gerekçe gösterilerek maddi tazminat isteminin reddine karar verilmişse de, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde açılan söz konusu davada boşanmanın fer’i niteliğindeki maddi ve manevi tazminat taleplerinin her aşamada istenebileceği-
Davacının birleştirilen davadaki manevi tazminat isteğinin boşanma sebebine bağlı olmaktan çıkıp, bağımsız bir talep haline dönüştüğü, bu sebeple, davanın genel hükümler çerçevesinde, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği- Davacı kadın tarafından açılan asıl davada, bozmadan önce vekalet ücreti ve harç konusunda karar verildiği ve bu bölümlerin kesinleştiği, bozmadan sonra, boşanmanın eki niteliğindeki manevi tazminat ( TMK. Mad. 174/2 ) yönünden devam eden aynı dava dosyasında, yeniden harç ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin işlemlerin uygulanacağı-
Davalının eşinin hastalığı ile yeterince ilgilenmemesinin ve maddi-manevi destekte bulunmamasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-
Boşanmaya sebep olan olaylarda; maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin maddi desteğini yitirdiği ve bu olayların davalının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı (koca) yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda her iki tarafta kusurlu olmakla birlikte, davalı-karşı davacı kocanın, kadına göre daha ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, kadının tazminat taleplerinin reddinin isabetsiz olduğu-
Hakimin, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurması gerekeceği- Boşanmanın eki niteliğindeki tazminatlar boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel (ödenir) hale geleceğinden, faize de bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekeceği-
Karşılıklı boşanma ve ziynet alacağına ilişkin davada, bu dava içerisinde hüküm altına alınan tazminatlara dava tarihinden itibaren faize karar verilemeyeceği; kararın kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilebileceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda tarafların ''eşit kusuru'' bulunuyorsa, maddi ve manevi tazminata karar verilemeyeceği-