Davalılar arasındaki senet düzenleme fiilinin tasarruf kavramı içinde olduğu- Borçlular takip günü ödeme emrini tebliğ almış ve 15/10/2012 tarihinde sürelerden feragat ederek takibi kesinleştirmiş ise de, salt bu durum, dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde takibin muvazaalı olması için yeterli görülmediği-
Uyuşmazlığın tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu - Davalı-borçlu şirketin dava açıldıktan sonra iflas ettiği anlaşıldığından öncelikle davalı şirketin iflasına dair verilen ilamın kesinleşme şerhini içerir bir örneğinin dosya içine alınması, iflas işlerinin yürütüldüğü belirtilen İzmir İflas Müdürlüğü’nün 2017/26 İflas dosyasından 2. Alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığının araştırılmasının gerektiği - Davanın, ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasından 10 gün sonrasına kadar durdurulmasına karar verilmesi ve davacı alacaklılara davayı takip konusunda aldığı belge varsa sunması için süre verilmesi, sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde davanın iflas idaresine ihbarı ile taraf teşkilinin sağlanması ve iflas idaresinin huzuru ile davaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve hükmün iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği - İflas söz konusu olduğunda iflas hükmünün kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre taraf teşkilinin doğru olarak sağlanması gerektiği, zira iflasın açılması ile şirketin tüzel kişiliğini yitirdiği ve taraf sıfatını kaybettiği -
4. HD. 18.10.2022 T. E: 2021/24269, K: 12508
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda..
4. HD. 18.10.2022 T. E: 445, K: 12460
İİK 282 madde gereğince tasarrufun iptali davasının asıl borçlu ve borçlu ile iptal konusu tasarrufu yapan veya kendisine borçlu tarafından bir ödemede bulunulan kimseler aleyhine açılacağı- Dava dilekçesinde A. S. ve S. S.’nin da taraf olarak gösterildiği, ancak dava konusu tasarrufun tarafı olmadığı anlaşıldığından iş bu davalılar yönünden pasif husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davalı üçüncü kişinin, davalı borçlunun halası olması sebebi ile davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun da anlaşılmasına ve bu durumun aksinin de ispat edilememiş olmasına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İİK.’nin 283/II maddesine göre de iptal davası, dava konusu mal ve hak, lehine tasarruf yapılmış olan üçüncü kişinin elinde ise iptal davasının konusu o mal veya hak üzerinde cebri icraya devam edilmesi, lehine tasarruf yapılan kişi o mal veya hakkı elinden çıkarmış ise o zaman davanın konusu üçüncü kişinin o mal veya hakkın değeri oranında tazminata mahkum edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda..
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda..
Haciz tutanağının İİK.’nin 105. maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olmasına, davanın 5 yıllık süre içerisine açılmış olmasına, ivazlar arasında önemli oransızlık bulunmasına, alacağa mahsuben yapılan satışın mutad ödeme olarak kabulünün mümkün olmamasına göre, mahkemece tasarrufun iptaline karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı-