Dava dilekçesi tebliği, ilk olarak davalı yüklenici şirketin dava dilekçesinde bildirilen adresine yapılmış olup, tebligat evrakı iade edildikten sonra doğrudan Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından bildirilen adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35. maddesine göre usulsüz yapıldığından, mahkemece, öncelikle davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen adresine tebligat çıkarılması, bu adreste bulunmadığının tespit edilmesi halinde, davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünden kayıtlı adresi sorulması ve tebligat bildirilen bu adrese yapılması gerektiği- Bu şekilde de davalı şirkete tebliğ yapılamadığı takdirde, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre işlem yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Diğer davalının ise mernis adresi “Almanya Federal Cumhuriyeti” olarak görünmesine karşın yurt dışı adresi araştırılmaksızın ilanen tebliğ yapılmak sureti ile davanın görülmesinin usul ve yasaya aykırı olup taraf teşkili tam olarak sağlanmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Tebliğ evrakının bir nüshasının adresin kapısına asılma tarihinin tebliğ mazbatasında yer almaması durumunda, tebliğ işlemi, Teb. K. 35 uyarınca usulsüz olacağından, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davalıya dava dilekçesinin usulsüz tebliğinden sonra, ön inceleme duruşma gününü bildirir tebligatın aynı adreste, davalı adres bırakmadan taşındığından bahisle bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre aynı adreste tebliğ edildiği, yargılama sırasındaki diğer tebligatların da aynı adrese 35. maddeye göre çıkartıldığı anlaşılmakla davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu, TK'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olmasının, muhattabın bu adresini değiştirmesi halinde ise yenisini bildirmemiş ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilememiş olmasının gerektiği, buna göre; davalının, yerleşim yeri adresinin araştırılması ve tespit edilen adresine tebligat yapılarak duruşmaya çağrılması gerekirken, usulsüz tebligat ile yargılamaya devam edilerek davalının yokluğundan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1982 Anayasası ve 6100 sayılı HMK'da yer alan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru olmadığı-
Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğ işlemi şeklen yapılan adresin cadde adının , “İstanbul Caddesi”nin yerine “Avrupa Caddesi” şeklinde değişmiş olduğuna yönelik herhangi bir tebliğ şerhinin bulunmaması karşısında, şüpheli tebliğlerin usulsüz olduğunun kabulü gerektiği-
Borçlu şirketin ticaret sicilindeki eski adresine yapılan tebligat usulsüz olduğundan, mahkemece, borçlu şirketin asıl dava yönünden usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkında uygulanacağı, yabancı uyruklu kişiler hakkında adrese dayalı kayıt sistemine ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı- Yabancı uyruklu borçlunun ilamda yazılı adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasında (icra emri gönderilmesinde) yasaya aykırılık bulunmadığı-
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davanın ortaklıktan çıkmaya ilişkin olduğu, davacının davalı şirketin tek müdürü olduğu - Çıkma davalarında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekli ve yerinde olup ancak işbu davada şirketi temsil etmek üzere kayyım tayini gerekmekte olduğu - Bu durumda mahkemece işbu davada davalı şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanması için davacıya mehil verilmek ve bundan sonra işin esasına girilip karar verilmesi gerektiği -
Davalının dava dilekçesinde belirtilen adresine tebliğ çıkartılmış, ancak adreste bulunamadığı gerekçesi ile tebligat evrakı mahkemesine iade edilmiş olup, bu tarih itibariyle 11.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren yasal düzenleme karşısında mernis adresine tebliğ işleminin yapılması gerektiği açık olduğu halde, mahkemece bu sefer yine aynı adrese mernis adresi olup olmadığı araştırılmadan madde 21'e göre tebliğ işlemi gerçekleştirilmesinin yasal şartları taşımadığı-