Eşini evden uzaklaştıran, manevi anlamda bağımsız ev temin etmeyen, kadının eğitim hakkının engelleyen eşin; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu-
İhtiyati tedbirin verildiği tarihte yürürlükte bulunan HMK'nun 393/1. maddesine göre, tedbirin verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde, verilen tedbirin uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğu- Mahkemece 17/02/2020 tarihinde tedbir verildiğine ve bir haftalık yasal süre 24/02/2020 tarihinde dolduğuna ve talepçi vekilince de, anılan yasal sürede tedbirin uygulanması istenmediğine göre, HMK'nun 393/1. maddesi uyarınca tedbirin kendiliğinden mürtefi olduğu- Bu durumda ortada itiraz edilecek bir tedbir kararı dahi bulunmadığı- Bir an için talepçi vekilinin 24/02/2020 tarihli dilekçesi tedbir kararındaki takdir edilen teminata ilişkin itiraz dilekçesi olarak değerlendirildiğinde de, bu kez itiraz üzerine mahkemece verilen bir karar olmaması hali gündeme geleceğinden, HMK'nun 341/1. maddesi uyarınca ortada istinafa tabi bir kararın bulunmadığı-
6100 Sayılı HMK'nun 341/1.fıkrasına göre İlk Derece Mahkemesinden verilen istinaf kanun yoluna başvurulabilecek olan kararlar; nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlar olarak gösterildiğinden HMK 341 madde gereğince ret kararı verilmesinin doğru olduğu-
İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati haciz kararları, ve karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş olup, kanun koyucunun söz konusu kararları sınırlı bir şekilde saymak sureti ile tek tek belirtmiş olduğu- İlk derece mahkemesince yargılamanın devamı sırasında verilen yukarıda anılan kararlar haricindeki ara kararlara yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurma olanağı bulunmadığı-
HMK m. 341/1 uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi ile ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz hususunun HMK'nun 394. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleme yetkisi ilk derece mahkemesine ait olup, HMK'nun 394/5. maddesinde de itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceğinin öngörüldüğü- Ortada ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilmiş bir mahkeme kararının bulunmadığı, bu itibarla davalı vekilinin mahkemenin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf talebinin reddi ile söz konusu bu dilekçesinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi kabul edilip bu itirazla ilgili ilk derece mahkemesince HMK'nun 394. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği-
HMK'nun 341. maddesinin 1. fıkrasına göre, İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği; bu maddeden de anlaşıldığı gibi, tedbir / hacizle ilgili istinaf edilebilecek kararların, bu taleplerin reddine ilişkin kararlar ile kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlar olduğu- Davalı vekili tarafından mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin ara karara yönelik süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, mahkemesince verilen 03/06/2020 ve 08/06/2020 günlü ara kararlarının ise HMK 341. maddesi gereğince istinafa tabi bir karar olmadığından davalı vekili tarafından mahkemenin 03/06/2020 ve 08/06/2020 günlü ara kararlarına yönelik olarak öncelikle mahkemesinde itiraz yoluna gitmesi gerektiği ve mahkemesince duruşmalı olarak bu itirazın incelenmesi ve 'itirazın reddine' karar verilmesi halinde, bu karara karşı 'istinaf başvurusu' yapma imkanı olduğu halde, ihityati haciz kabul kararına karşı doğrudan yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 341/1. ve 352/1. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat ve kınama kararı verilmesi istemli davada; karar düzeltme incelemesi için gönderilen dava dosyasında verilen karar, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş olup, karar tarihi itibariyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'da istinaf ve temyiz dışında başkaca bir olağan kanun yolu düzenlenmediğinden, 6100 sayılı HMK'da ve başka özel yasalarda düzenlenmeyen kanun yolu incelemesi yapılmasının mümkün bulunmadığından davacı ve davalı vekilinin karar düzeltme istemli dilekçesinin reddinin gerektiği-
Miras payının devri sözleşmesinin iptali ve miras paylaşım sözleşmesinin iptali davaları maktu harca tabi ise de; Sözleşmenin iptali ve sözleşmenin uyarlanması gibi davalar nispi harca tabi olup davacı tarafça açılan sırf sözleşmenin sahteliğinin tespiti ve iptali davasının da nispi harca tabi olduğu-
İdare mahkemesindeki davası sebebiyle maddi ve manevi olarak zarara uğranıldığının öne sürüldüğü davada, uyuşmazlık konusu miktarın aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti ve manevi tazminat istemiyle birlikte temyiz kesinlik sınırının altında kalması halinde, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının miktar itibariyle mümkün olmadığı-
İlk derece mahkemesince verilen karar istinaf edilmeyen yönlerden kesinleşmiş olup, istinaf edilmeyen konuların temyize getirilemeyeceği-