Satış ilanında damga vergisi oranı ya da miktarının gösterilmemiş olmasının, ihalenin feshini gerektirmeyeceği-
İlk derece mahkemesince yapılan keşif sonucu alınan 06.04.2021 tarihli bilirkişi heyet raporu ile icra dairesince yapılan kıymet takdir tarihi olan 11.01.2018 tarihinde taşınmazın tamamının değerinin 620.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bulunan değerin 620.000,00 TL ve ihalede esas alınan muhammen bedelin ise 600.000,00 TL olması karşısında mahkemece yaptırılan keşif sonucu alınan raporda taşınmazın belirlenen değerinin muhammen bedelin üzerinde olması karşısında ihalenin feshi gerekeceği-
Şikayet tarihinden önce haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığının kabulü gerekeceği- Bununla birlikte, şikayet tarihi itibariyle satış isteme sürelerinin henüz dolmadığı hallerde, şikayetin incelenmesi sırasında 'haczin ayakta olup olmadığı'nın mahkemece değerlendirilmesi ve haczin düştüğünün tespiti halinde, şikayetin konusuz kaldığının kabulü gerekeceğinden, 'şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına' hükmedilmesi gerekeceği- Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı; İİK.’nin 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce 'haciz kararının verilme tarihi'nin esas alınması gerekeceği-
Somut uyuşmazlıkta; şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 281/2. maddesine göre verilmiş olup, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğunun ve bu suretle İİK'nın 264/3. maddesi hükmü burada uygulanmayacağından, tasarrufun iptali davasının davacısı olan alacaklının, ihtiyati haczin dayanağı olan ilamı bir aylık süre içinde icra dairesine ibraz etme zorunluluğu bulunmadığının, öte yandan, tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati hacizlerin, söz konusu davanın kabulüne ilişkin karar tarihi olan 11.05.2006 itibariyle kesin hacze dönüştüğünün ve bu tarih itibariyle uygulanması gereken iki yıllık süre dolmadan 14.09.2007 tarihinde yapılan satış talebinin yasal sürede olduğu-
İpoteğe konu taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılmasına yönelik alacaklı vekilinin talebi alacağın tamamının haricen tahsil edildiğine karine teşkil ededeği-
Haciz tarihinden itibaren bir yıl olan satış isteme süresi içinde satış avansının yatırılmadığı, dolayısıyla İİK'nın ilgili maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki ... bu haczin mahkemenin karar tarihinden önce düştüğü görülmekle mahkemece, şikayete konu .../.../..... tarihli haciz yönünden şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken 27.11.2014 tarihli haczin ayakta olup olmadığı değerlendirilmeden şikayetin esası incelenerek sonuca gidilemeyeceği-
İptal davasını kazanan alacaklının tasarruf konusu malın, borçlununmuş gibi, haciz ve satışını isteyebilebileceğini, satış sonucu elde edilen paradan da alacağını alabileceği-
Üçüncü kişiye hem haciz müzekkeresi hem 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş olup haciz müzekkeresine yönelik üçüncü kişi beyanda bulunulmuş ise de, İİK 78 kapsamında haciz müzekkeresine yönelik bir itiraz müessesesi bulunmadığı, haciz ihbarnamesine yönelik üçüncü kişinin cevabının ise itiraz niteliğinde bir cevap olmadığı, şikayet dilekçesinde belirtilen hususların, ileride sıra cetveli düzenlendiğinde, icra müdürlüğünün İİK 100. maddeye yarar bilgilerin bildirildiği cevabının gerçeğe uygun olmadığı ileri sürülerek açılacak sıra cetveline ilişkin şikayet veya itiraz davasında tartışılacak hususlar olduğu- Üçüncü kişi nezdindeki alacak, menkul hükmünde olup mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği-
Haciz isteme hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşeceğinden ve icra dosyasında ilk haciz talebi 14.12.2017 tarihinde yapılmakla, alacaklı tarafından süresinde haciz istendiğinden dosyanın işlemsiz kaldığından bahsedilemeyeceği, davalı alacaklı taşınmazlara haciz konulan 12.07.2019 tarihinden itibaren İİK 110. madde gereğince bir yıl içinde satış istememiş ve İİK 106. madde gereğince taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış ise de davacı tarafın hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği 01.04.2021 tarihinde davalı alacaklı da taşınmazlara haciz konulmasını talep ettiğinden müdürlüğün hacizleri kaldırmadan yeniden taşınmazlara haciz koymasında usulsüzlük bulunmadığı-
Borçlu şirket hakkında geçerli bir ticari ve iktisadi bütünlük kararının bulunduğu, 678 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 33. maddesi ile değiştirilen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134.maddesinin 5. fıkrasının son cümlesindeki "….3.kişiler tarafından haczi, muhafaza altına alınması ve satışı talep edilemez" düzenlemesi kapsamında borçlu şirketin üçüncü kişilerden olan alacaklarının da haczedilemeyeceği, ticari ve iktisadi bütünlük kararı kapsamında bulunan malların tahdidi olarak sayılmadığı, sözleşmelerin de ticari ve iktisadi bütünlük kararı içerisinde sayıldığı, üçüncü kişilerdeki şirket alacaklarının İİK’ nun 106/2. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğinde olduğu, haczi mümkün olmayan alacakların, dosya alacaklısına ödenmesinin ticari ve iktisadi bütünlük kararının amacına aykırı olduğu-