Temyizen incelenmesi istenen karar, alacaklının kıymet takdir raporunun tebliği talebinin, icra müdürlüğünce İİK’nın 106 -110. maddeleri uyarınca hacizlerin düştüğü, kıymet takdirinin hükümsüz kaldığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi işlemini şikayete ilişkin olup, bu karar İİK'nın 363. maddesinde istinaf yolu kapalı olan kararlar arasında sayılan "kıymet takdirine ilişkin şikayet" kapsamında olup kararın istinaf ve dolayısı ile temyiz kabiliyetinin bulunmadığı-
Temyizen incelenmesi istenen karar, alacaklının kıymet takdir raporunun tebliği talebinin, icra müdürlüğünce İİK’nın 106 -110. maddeleri uyarınca hacizlerin düştüğü, kıymet takdirinin hükümsüz kaldığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi işlemini şikayete ilişkin olup, bu karar İİK'nın 363. maddesinde istinaf yolu kapalı olan kararlar arasında sayılan "kıymet takdirine ilişkin şikayet" kapsamında olup kararın istinaf ve dolayısı ile temyiz kabiliyetinin bulunmadığı- Kıymet takdir raporunun tebliği talebi-
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 150/g maddesinin ''satılması istenen rehin hakkında 92 nci maddenin üçüncü fıkrası ve 93, 96, 97, 97/a, 98 ve 99 uncu maddeler ile 112’den 137 nci maddeye kadar olan hükümler kıyas yolu ile uygulanır'' hükmünü içerdiği, buna göre İİK'nın 106. maddesinin kıyasen uygulanacak maddeler arasında bulunmadığı, satış masraflarının peşin yatırılmasına ilişkin düzenlemenin sadece hacizli malları kapsadığı, ipotekli taşınmazlara ilişkin olmadığı görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesi'nin "kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılması için belirlenen bir yıllık sürenin ................ ilinde 01.09.2022 tarihi itibari ile başladığı, Samsun ili için en geç 01.09.2023 tarihi itibari ile eksik satış avansının yatırılmış olmasının gerektiği, buna karşılık icra dosyasında 01.09.2023 tarihi itibariyle satış avansının yatırılmadığı, bu süre geçtikten sonra yatırılan satış avansının sonuca etkisinin olmayacağı" yönündeki gerekçesinin sonuca bir etkisinin bulunmadığı, o halde, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine ilişkin kararı yerinde olup Bölge Adliye Mahkemesince, şikayetçi borçlunun istinaf talebinin bahsi geçen gerekçe ile esastan reddi gerekeceği-
İİK'nın 106-110. maddeleri gereğince hacizlerin kaldırılması talebinin reddine ilişkin) karar konu itibariyle kesin nitelikte olduğu-
İİK'nın 82. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığının şart olduğu- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığının kabul edilmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- İİK’nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerekeceği-
Satış masraflarının peşin yatırılmasına ilişkin düzenlemenin sadece hacizli malları kapsadığı, ipotekli taşınmazlara ilişkin olmadığı-
Alacaklı her ne kadar kendisine muhtıra çıkarılması gerektiğinden bahsetmişse de yukarıda işaret edildiği üzere geçiş düzenlenmesinde muhtıra çıkarılmasına ilişkin bir hüküm olmadığı- Bu kapsamda icra müdürlüğünün muhtıra çıkarma yükümlülüğünün de bulunmadığı- Mevzuattan kaynaklanmayan bir yükümlülüğün icra müdürlüğüne yüklenemeyeceği- Anılı yasada satış masraflarının tamamlanması için alacaklıya süre verilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı- Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede masrafın yatırılmadığı değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesinin verdiği kararın isabetli olduğu-
7343 s. K. ile İİK m. 106 ve 110'da yapılan değişiklikler gereğince satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması gerektiği- Daha önce satış talep etmiş ve satış giderlerinin tamamını yatırmamış alacaklının tarifede yer alan ücreti 08.03.2023 tarihine kadar yatırması gerektiği (İİK geçici m. 18)- Alacaklıya satış masraflarını tamamlaması için icra müdürlüğünce muhtıra çıkarılması gerekmediğinden ve satış masraflarının tamamlanması için alacaklıya süre verilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede (08.03.2023 tarihine kadar) satış masraflarını tamamlamayan alacaklının haczinin düşeceği-
Haczin tapuya işlenmesinin haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği- Haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, şikayet tarihi olan 24.12.2021 tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu; ancak İlk Derece Mahkemesi karar tarihi 09.05.2023 itibarı ile alacaklının, bir yıllık sürede dava konusu taşınmaza ilişkin satış talep etmediği, bu nedenle taşınmaz üzerindeki şikayete konu haczin İİK'nın 110/1. maddesi uyarınca karar tarihinden önce düştüğü-
Borçlunun, 3. kişi bankadaki alacağının menkul hükmünde olduğu- Bu nedenle adı geçenin bankadaki mevduatı menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebileceği- Bankaya haciz müzekkeresi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiri olduğu, bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışında bankaya ayrıca haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmadığı- Bu işlemin yapıldığı taktirde İİK’nın 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçların doğmayacağı- İlgili maddedeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçların doğmayacağı ve borcun bankanın zimmetinde sayılamayacağı-