Yetki itirazının kabulü kararının kesinleşmesinden itibaren, alacaklı tarafça, HMK'nun 20. maddesinde öngörülen yasal süre içinde dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi talep edilmemiş olup, bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece, HMK'nun 20. maddesi uyarınca re'sen “takibin açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Hamilin, çek borçlusuna çeki ibraz zorunluluğu bulunması nedeniyle çeklerde hamilin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olmayıp, TBK'nun 89/1. maddesi hükmünün uygulanmayacağı, somut olayda ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Gebze olduğu anlaşıldığından mahkemece yetkili mahkemenin Gebze olması nedeniyle "yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekeceği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın yok hükmünde olacağı ve ödeme emrinin iptali gerektiği, bu durumda usulsüz tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı- Vekil yerine asile tebligat yapılması halinde bu konuda süresiz şikayet yoluna gidilebileceği- Yetki itirazının kabulü ile takip dosyasının yetkili yere gönderilmesi halinde yetkisiz icra müdürlüğüne yapılan itirazın, hükümsüz kalacağı ve yasal sonuç doğurmayacağı-
Alacaklının, takip talebine, takibe ilişkin belgeleri eklemediği için itirazın kaldırılması aşamasında artık bu belgelere dayanamayacağı, borç ve akdi ilişki de borçlu tarafından kabul edilmediğinden bu durumda akdi ilişkiye dayalı alacak söz konusu olmadığından, mahkemece, HMK'nun 6. maddesi gereğince takibin, borçlunun yerleşim yerinde yapılması gerektiği gerekçesi ile yetkiye itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı olarak yapılan icra takibinin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca İİK'nun 50/1. maddesinin son cümlesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
Birden fazla borçlu varsa bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabileceği ve bu durumda diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacakları, ancak, anılan hükmün, borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali için olduğu-
Yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahısların sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlendiği- Bonoya dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde ve ayrıca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
Aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlunun yetki itirazı üzerine talep kabul edilmiş ve borçlu aleyhine verilen ihtiyati haciz kararı kaldırılmış olduğundan, kendisini vekille temsil ettirmiş olan borçlu yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin, icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi için yaptığı talebin HMK.'nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık kesin süre içerisinde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece; kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20. maddesi gözetilmek suretiyle takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin kabulünün aksine, alacaklının icra takibini başlattığı icra dairesinin, çekin keşide yeri olması nedeniyle takipte yetkili olduğu-