Davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşine fiziksel şiddet uyguladığı, davalı-karşı davacı kadının da eşini tırnaklamak suretiyle fiziksel şiddete yönelik davranışlarda bulunduğu anlaşıldığından, taraflara yüklenen diğer kusurlu davranışlara ilişkin dinlenen tanık beyanları Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre de davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, tarafların boşanma davalarının kabulünün bu bakımdan sonucu itibarıyla doğru olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın çok olduğu-
Davacı-davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, tarafların bu olaydan sonra fiilen ayrıldıkları ve sonraki dönemlerde davacı-davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadının dava açmakta haklı olduğu-
2. HD. 04.04.2017 T. E: 2016/9300, K: 3793-
Davacı-davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; davalı-davacı kadının da kıskançlık göstererek, eşinin kendisini 70 yaşındaki yengesiyle aldattığına yönelik ithamlarda bulunduğu ve bu konuda dedikodu çıkmasına sebep olduğu anlaşıldığından eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmdığından davacı-davalının davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davalı erkek tarafından ön inceleme aşamasında boşanmak istemediğini beyan etmesiyle davanın anlaşmalı boşanma olmaktan çıktığı, kendiliğinden çekişmeli boşanmaya dönüştüğü, bu durumda mahkemece, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflarca karşılıklı olarak evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davasında; anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından tarafların karşılıklı boşanma davasının çekişmeli boşanma olarak görülmesi gerektiği-
Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan davanın reddi gerekeceği-
Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan davanın reddi gerekeceği- Davalı kadın vekili, yasal süresinden sonra yeni bir dilekçe sunarak tazminat ve nafaka talebinde bulunduğundan, davalı kadının maddi-manevi tazminat ve nafaka isteği ile ilgili olarak "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerekeceği-
Boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilen düzenlemenin mahkemece uygun bulunmasının şart olduğu- Hakimin tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada geçerli gördüğü değişiklikleri yapabileceği ancak bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunacağı; somut olayda yapılan değişiklik hakkında tarafların beyanları alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-