2. HD. 06.04.2017 T. E: 2015/22832, K: 3924-
Davalı-karşı davacı erkeğin düzenli bir işi olmaması nedeniyle birlik görevlerini ihmal ettiği, davacı-karşı davalı kadının ise; eşini sürekli aşağıladığı, hakaret ettiği ve aile konutunu eşi ile ortak karar almaksızın taşıdığı anlaşılmakta, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olacağı-
Davalı-karşı davacı kadının eşini sevmediğini, istemediğini söylediği, eşini dışladığı anlaşıldığından taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan davalı erkeğin boşanma davasının kabulü gerektiği-
Mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile; kabule elverişli olmayan tanık beyanlarına, sebep ve saiki açıklanmayan izahlara dayanarak boşanma kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
2. HD. 05.04.2017 T. E: 2015/23274, K: 3902-
Davacı-karşı davalı kadın tanık bildirmemiş, diğer delilleri ile de iddialarını ispat edememiş, davalı erkeğin ispatlanan bir kusuru olmadığı halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, "Her ne kadar davacının kendi iddialarını ispat edemediği ve yine davalının da kendi iddialarını ispat edemediği kanaatine varılmış ise de, evlilikte mevcut gelinen nokta göz önünde bulundurulduğunda, artık evliliğin devamında tarafların korunacak bir menfaatinin kalmadığı kanaatine varıldığından boşanma yönünden tarafların eşit kusurlu olduğuna kanaat edilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir." şeklinde hatalı ve soyut gerekçeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu-
Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına ya da başka bir şeye karar veremeyeceği- Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığının ve bunun belirlenmesinin kaçınılmaz olduğu, az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespitinin dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamayacağı-
Davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşine fiziksel şiddet uyguladığı, davalı-karşı davacı kadının da eşini tırnaklamak suretiyle fiziksel şiddete yönelik davranışlarda bulunduğu anlaşıldığından, taraflara yüklenen diğer kusurlu davranışlara ilişkin dinlenen tanık beyanları Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre de davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, tarafların boşanma davalarının kabulünün bu bakımdan sonucu itibarıyla doğru olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın çok olduğu-