İ. sözleşmesinde, taşınmazın mülkiyetinin inanılana (alacaklıya) geçtiği, taşınmazda inanarak  satanın (borçlu) mülkiyet hakkı kalmadığı gibi, alıcının bu mülkiyet hakkı üzerinde kurulmuş olan bir rehin hakkından da söz edilemeyeceğinden, gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan M.K.nun 873. maddesinin inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yerinin olmadığı-
Toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısının, alacağı gününde ödenmemişse de üzerinde toplu (birlikte rehin) kurulmuş olan taşınmazların her ikisininde aynı zamanda(birlikte) satılmasını talep etmek zorunda olduğu-
İpotek senedinde aynı borçluya ait 2 parsel üzerinde kurulmuş olan ipotek, toplu rehin olarak düzenlendiğinden 4721 sayılı kanun 873 maddesine göre alacaklı rehin konusu taşınmazların birlikte satışını istemek zorunda olduğu-
Mahkemece, TMK'nun 873. ve 889. maddeleri ve Tapu Sicil Nizamnamesinin 95/1. maddesine göre işlem yapılarak, satış tarihi itibariyle rüçhanlı alacaklar toplamı, icra harç ve masrafları ile birlikte belirlendikten sonra, ipotekli taşınmazların tamamının satışa esas değerleri toplamı bulunup, bu toplam değerler birbirine oranlanmak suretiyle her bir taşınmaza isabet eden yükümlülük bilirkişiler marifetiyle tespit edilerek, ipotekle sorumlu olunan meblağ belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz üzerine borçlunun davalı üçüncü kişidenn aldığı borca karşılık davalı üçüncü kişi lehine 2. derecede faizsiz ve 2 yıl süre ile ipotek tesis edildiği ve taşınmazın davalı üçüncü kişiye satıldığı anlaşıldığından, bu işlemin TMK.'nun  873. maddesine göre geçersiz olduğu-Borçlunun, borcuna mahsuben mallarını alacaklıya vermesinin (satmasının) -İİK. 279/I-2 uyarınca "mutad ödeme vasıtası" olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle iptale konu olacağı-
Taraflar arasında düzenlenen protokoller mahkeme kararı ile iptal edildiğinden, teminat olarak mülkiyeti devredilen taşınmazıların davalı üzerindeki sicil kayıtlarının hukuki dayanağının kalmayacağı, başka bir söyleyişle yolsuz tescil durumuna düşeceği-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğundan bu durumda koşulların oluşması halinde taşın­maz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesiyle taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarım, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilecekleri-
İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatının, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi ve en geç sözleşme konusu işlem tarihinde düzenlenmiş olmasının gerektiği, bunun dışındaki bir kabulün, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağı-
Hesap pusulası adı altında dosyaya sunulan ve birtakım ödemeleri göste­ren listenin yukarıda açıklanan 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İ.ları Birleştirme Kararında sözüedilen yazılı delil niteliğinde olmadığı açık olup, öte yandan söz konusu belgenin HUMK'nun 292. maddesinde belirtildiği an­lamda, iddia edilen ilişkiyi ortaya koyan yazılı delil başlangıcı olarak nitelendirilmesine de olanak olmadığı-
İ. sözleşmesi ile taşınmazı temlik eden kişinin, taşınmazı 3. kişiye temlikine bir engel olmadığı-