Önceki gerekçeye ilâveten somut olayda  her iki davalı şirketin yetkilisi olan şahsın davacı alacaklıya gönderdiği elektronik postada, bozulan karar gerekçesinde açıklandığı üzere davalı ............. Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin davacıya olan borcunu diğer davalı ........İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin davacı şirketten olan alacaklarından ödenmesini kabul ettiği, bu beyanın  diğer davalı ...... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. tarafından borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu, asıl davada davacı şirketin bu talebi kabul ettiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, davalı- birleşen dosyada davacı  ......... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin, davalı ........ Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin borcunu üstlendiği, üstlenmenin borca katılma şeklinde yorumlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın davacısına karşı her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı yüklenicinin 10.10.2014 tarihli sözleşme uyarınca 16.10.2015 tarihinde alınan tadilat ruhsatı ile gerçekleştirdiği fazla imalata yönelik savunmasını ayrıca karşı dava açmaksızın eldeki davada takas def’î ve mahsup itirazı şeklinde ileri sürüp süremeyeceği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece fazla yapılan inşaat için gerekli olan imalat süresinin bilirkişilere hesaplattırılarak inşaat süresine eklenmesinin ve davacılara ödenmesi gereken gecikme tazminatının yeniden belirlenmesinin gerekip gerekmediği-
Şikayetçi borçlunun başvurusunun İİK'nın 71. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki itfa şikayetine ilişkin olduğu belirtildikten sonra takas mahsuba konu takibin usulsüz kesinleştirildiği iddiasının işbu şikayette dinlenemeyeceği, bunun ayrı bir şikayet konusu olacağı ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 139. maddesinde yazılı takas mahsup şartlarının oluştuğu, İlk Derece Mahkemesince yapılan hesabın yerinde olduğu-
Site ortak giderinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, temyize konu olan esas konunun takas def'in de alacakların aynı nitelikte olması hususundan ne anlaşılması gerektiği, Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde yer alan “...miktar para veya özdeş diğer edimleri...” ifadesinin, takasın diğer şartı olan karşılıklı alacakların aynı cinsten olma şartını ortaya koyduğu, edimlerin konularının aynı cinsten olmasından, “borçlanılan edimlerin ifada birbirlerinin yerine geçebilecek nitelikte olması” yargısının anlaşılması gerektiği, mahkemece, karşılıklı edimlerin bir miktar para olduğu gözetilmeksizin sadece aynı hukuki nedene bağlı alacakların takas def'ine konu edilebileceği yanılgısı ile yapılan yargılamada davalının takas def'inin değerlendirilmemesi bu nedenle doğru görülmediği-
İki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya konuları itibari ile aynı türden malı birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebileceği- Somut uyuşmazlıkta karşılıklı edimlerin bir miktar para olduğu gözetilmeksizin sadece aynı hukuki nedene bağlı alacakların takas def'ine konu edilebileceği yanılgısı ile yapılan yargılamada davalının takas def'inin değerlendirilmemesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada tapu iptali ve tescil, eser sözleşmesi, alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda..
"Kredi borcunun asıl borçlusu davalının borcunun, kendisinin ipotek verdiği taşınmazının satışı ile ödendiğinden davalıdan alacaklı olduğunu" iddia eden davacı ile "aslında kendisinin davacıdan alacaklı olduğunu ve buna ilişkin kesinleşen ilama karşın alacağını tahsil edemediğini" ileri sürerek "takas-mahsup" talebinde bulunan davalı arasındaki düzenlenen taahhütnamede, davalının, "ipoteğe konu borcun kendi borcu olduğu ve davacının zarara uğraması halinde zararının karşılanacağını" taahhüt ettiği ve davacının taahhütname ile davalının alacak iddialarına karşı onun imzasını taşıyan tarihsiz bir ibranameye dayandığı uyuşmazlıkta, mahkemece, davalının "davacıdan alacaklı olduğu beyanı" ve "takas-mahsup talebi" dikkate alınarak ibranamenin hangi tarihte verildiğinin araştırılması, davalının ilama bağlı alacağından önce verilip verilmediği üzerinde durulması, ibranamenin ilama bağlı alacağı kapsamadığının anlaşılması halinde davacının alacak talebi ile davalının takasa konu olabilecek alacaklarının karşılaştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Vücut ve sıhhate verilen zararlar için ödenen "manevi tazminat alacağının" haczi mümkün olmadığından (İİK. 82/1-11), takas da edilemeyeceği-
Davalı tarafın, davacının gecikme tazminatı borcu nedeniyle, kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı alacakları bulunduğunu savunmasının, aynı ilişkiden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğundan mahsup itirazı olarak değerlendirilmesi gerektiği- Bu durumda mahkemece, davalının mahsup itirazı dikkate alınarak yapılacak araştırma neticesinde oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İşçilik alacağı davasında, davalı vekilinin "müvekkilinin, 'kasa açığından' dolayı alacaklı olduğuna" ilişkin savunmasının "mahsup" değil, "takas" talebi niteliğinde olduğu- Cevap dilekçesinde ileri sürülen takas def’înin, borçlunun çekişmeli de olsa ileri sürdüğü alacağı için söz konusu olduğu- Mahkemece, davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü takas def’î dikkate alınarak, davacının kasa açığına sebep olup olmadığı, sebep olmuşsa, davacının görev tanımı da gözetilerek, kasa açığının miktarının şirket kayıtları üzerinde bilirkişi raporu alınarak belirlenmesi ve sonucuna göre davacının hak kazandığı hâlde ödenmeyen tazminat ve alacaklarının miktarının tespit edilmesi gerektiği- Takas def’î kapsamında ileri sürülen kasa açığına yönelik zararın varlığı ve miktarı ile davacının sorumlu olup olmadığı araştırılmaksızın karar verilemeyeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor