Davalı arsa sahibinin, davalı kooperatif ile aralarındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan haklarının 33 adet daire yönünden davacı şirkete devrine ilişkin temlik sözleşmesinin geçerli olduğu, bu doğrultuda davacının dava konusu taleplerini temlik alan sıfatıyla arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, davalı yüklenici kooperatife yöneltebileceği, davalı arsa sahibi şirketin de satım sözleşmesine dayalı olarak davacı şirkete karşı sorumluluğunun devam ettiği, mahkemece belirlenen tazminatın davalılardan tahsilde tekerrür etmemek üzere tahsiline karar verilmesi gerektiği, davalı arsa sahibi şirketin satım sözleşmesine dayalı olarak fazla imalat bedeliyle ilgili mahsup itirazının tartışılıp, değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Faturaya dayalı olan icra takibi, var olduğu düşünülen alacağın tahsili amacına yönelik olup, davacının icra takibinde haksız olduğu yargılama sonunda belirlenmiş ise de, icra takibinde haksızlık, icra takibinin salt bu nedenle kötüniyetle başlatıldığının kabulüne yeterli olmayıp, takibin kötüniyetli olduğuna dair somut bir kanıt bulunmadığından, mahkemece, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğu- Davalı tarafça, davacının sözleşmenin sona ermesinden sonra kontrolünde bulunan banka hesabından para çektiği savunularak "mahsup" itirazında bulunulmuş olduğundan, mahkemece, adı geçen banka hesabıyla ilgili kayıtlar celbedilerek davalının mahsup itirazı hususunda bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazın mesken olarak eski hale getirilmesi için yapılması gereken imalat bedellerinin tespit edilmesi bu miktarın takas-mahsup hesabında nazara alınması davalının yapmış olduğu faydalı ve zorunlu sayılabilecek imalatların hangilerinin meskende kullanılabilecek nitelikte oldukları bedellerinin belirlenmesi ve bu miktar imalat bedelleri bakımından takas mahsup talebinin kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlar Kanununun 139. maddesinin zamanaşımından feragati düzenlediği; anılan maddeye göre, borçlunun zamanaşımı defini ileri sürme hakkından önceden feragatinin geçersiz olduğu- Önceden feragatten amacın, sözleşme yapılmadan önce veya yapılırken vaki feragat olduğu- Oysa daha sonra vazgeçmenin geçersiz sayılacağına ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmadığı- O nedenle borç zamanaşımına uğradıktan sonra borçlunun zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat edebileceği- Zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zamanaşımı definden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiğinin, öğretideki baskın görüşlerle ve yargı inançlarıyla da doğrulanmakta olduğu- Dahası, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun, bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı defini ileri sürmesinin, çelişkili davranış yasağını oluşturduğu-
Davacıların, ortak miras bırakanlarından intikal eden taşınmazın paydaş davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek ecrimisil talep ettikleri davada, davalının, çekişme konusu taşınmaz için yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların takas ve mahsubunu da isteyebileceği-
TBK’nun 139. maddesinin icra takip hukuku kurallarına göre icra mahkemesine yapılan takas istemleri sırasında nazara alınması mümkün olmayıp, temlik bildirimi yapılan tarihten önce borçlunun takip konusu yaptığı alacağının muaccel hale gelmiş olmasının sonuca etkili olmadığı- Çünkü İİK’nun 71. Maddesi kapsamında takas itirazında bulunulabilmesinin ön koşulunun, borçlu hakkında kesinleşmiş bir takip bulunması olduğu- Borçlu, alacak muaccel olsa bile, takibin henüz kesinleşmediği dönemde İİK’nun 71. maddesinde anılan koşullara göre takas itirazını ileri sürme imkanına sahip olmadığı-
Somut olayda, asıl davada davalı arsa sahibinin, davacıdan gecikme tazminatı alacağı bulunduğuna yönelik savunması mahsup itirazı, ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyasında takibe konu itiraza uğramayan senetli alacağı bulunduğuna yönelik savunmasının ise takas def'i niteliğinde olduğu-
Davalı tarafından depozitonun takas mahsubu talebi ileri sürüldüğüne ve davacı tarafından da bu talep kabul edildiğine göre mahkemece bilirkişi raporu ile belirlenen alacak miktarından davalı tarafından ödenen depozito miktarı mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken depozitonun aidat bedellerini kapsamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Zamanaşımına uğramış bir alacağın takasının, takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması şartıyla ileri sürülebileceği- Huzur hakkının ödenmesinin sabit olduğuna göre bunun ödendiğinin isbatının davacı kooperatife düşeceği, bu konuda davacı kooperatife isbat hakkı tanınarak, davalının huzur hakkı alacağının bulunduğunun kabulü halinde, her iki alacağın muaccel olduğu tarihler belirlenerek, davalı alacağının beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu da dikkate alınarak, saptanacak muacceliyet tarihi itibariyle davalı alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunun değerlendirilmesi suretiyle davalı alacağının zamanaşımına uğramayan kısmının asıl alacaktan mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TBK.nun 139.maddesi hükmü uyarınca iki kişi karşılıklı olarak birbirine borçlu oldukları takdirde her iki borç muaccel ise, her biri alacağını borcuyla takas edebileceği-Yargılama sonucunda mahkemece verilecek hüküm 6100 sayılı HMK’nun 359.maddesine uygun olmak zorunda olduğundan, hükmün dava dilekçesindeki talep sonucunun her birini kapsaması, her bir talep hakkında sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm verilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor