Akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini bildirerek itiraz eden borçlunun itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge ile ispat etmesi gerektiği- Davalı tarafından ibraz edilen düşük kira bedelli ikinci kira sözleşmesinde ilk sözleşmenin feshedildiği ya da sona erdirildiği yönünde bir şerh bulunmadığı, ilk sözleşmenin yapılmasından sonra aylık kira parasının (21.500,00 TL den 4.166,66 TL ye) indirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının dayandığı kira sözleşmesinin kira bedelini belirlemenin dışında başka bir nedenle düzenlendiği anlaşıldığından tarafların iradesini yansıtan takibe dayanak ilk kira sözleşmesinin dikkate alınması gerektiği-
Davalı borçlunun itiraz dilekçesinde, açıkça ve ayrıca takip talebi ekinde sunulan "Kira Sözleşmesi" başlıklı belgedeki imzaya açıkça itiraz etmediği gibi taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunun inkar edilmediğinin, alacaklı görünen şahsa herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz ettiğinin görüldüğü, borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK'nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve aylık kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekeceği, davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumunda olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince; sözleşmede ve ek protokolde belirlenen sabit kira bedeli taraflar arasında kararlaştırılan şekilde hesaplanarak alacak miktarı buna göre belirlendikten sonra varsa borçlu tarafından takibe konu edilen kira bedellerine ilişkin yapılan ödemelerin mahsubu ile davacının kira alacağı ve işlemiş faiz talepleri yönünden, işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yapılmamış bir itirazın kaldırılmasından bahsedilemeyeceğinden, mahkemece davalı bakımından davanın usulden reddi kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin ve bu karara yönelik istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı kira sözleşmesinde kira artış oranının Tefe - Tüfe olarak kararlaştırılmış olması ve TÜFE’nin kanuni artış oranı olarak düzenlenmesi karşısında, kira sözleşmesinde artış oranının belirlenmediği sonucuna ulaşılamayacağı nazara alınarak, mahkemece TÜFE oranı uygulanmak suretiyle, takibe konu aylara ait kira bedelinin belirlenmesi amacıyla bilirkişiden Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, tarafların tek yanlı kira oranı ve kira bedeli belirlemesine itibar edilerek düzenlenen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İtirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını istemeyen alacaklının bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yoluyla takip yapamayacağı-
Ödeme emrinin iptaline karar verilmesi halinde takibin devamını sağlamak için, borçluya yeniden ödeme emri çıkarılması gerekeceğinden alacaklının itirazın kaldırılması istemi konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun takibe vaki itirazı, talep edilen kira miktarına yönelik itiraz niteliğinde olup alacaklı tarafından aylık kira bedelinin takip talebi ile istenen miktarda olduğuna ilişkin yazılı belge ibraz edilmediğinden, alacağın hesaplanmasında borçlunun itirazında kabul ettiği aylık kira miktarlarının esas alınması gerekeceği, o halde, mahkemece, borçlunun itirazında kabul ettiği kira bedelleri üzerinden kira alacağının hesaplanması ile tespit edilen miktar üzerinden itirazın kaldırılması ile icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme belgesini bilen borçlunun buna rağmen bu belgeden söz etmemesi ya da sunmaması, ona etkin hak arama imkânı tanınmamasından değil, kendi ihmalinden kaynaklandığından bu ödeme belgeleri icra mahkemesindeki incelemeden önce var olduğu hâlde ileri sürmeyen borçlunun, kararın temyizi aşamasında dosyaya sunarak bu deliller doğrultusunda değerlendirme yapılmasını talep etmesinin mümkün olmadığı-
2886 s. Devlet İhale Kanunu uyarınca takibe konu taşınmazların yap işlet devret modeli ile inşaası ve kiralanması için ihale şartnamesi hazırlandığı ve şartnameye uygun olarak 22/06/2005 tarihinde gerçekleştirilmiş olan ihale sonucunda 15 yıl süre ile alacaklıya ihale edildiği, anılan yap işlet devret sözleşmesinin dayanak kira sözleşmesi ile aynı tarihte sona erdiği, İdare Mahkemesi’nin ilamı ile alacaklı ile borçlu belediye arasında imzalanan bahse konu yap işlet devret sözleşmesinin kiralama süresinin 15 yıl olduğu, bu sürenin sözleşmenin imzalandığı 26/07/2005 tarihinde başladığı ve 26/07/2020 tarihinde sonra erdiği, alacaklının sözleşme süresi sona ermesine rağmen söz konusu taşınmazları borçluya teslim etmediği ve bu tarih itibariyle fuzuli şagil konumuna düştüğü uyuşmazlıkta, fuzuli şagil durumundaki davacı alacaklı ile davalı borçlu arasındaki yap işlet devret sözleşmesinin süresinin sona ermesi nedeniyle, sona erme tarihinden sonraki döneme ilişkin kira alacağının talep edilemeyeceği ve alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği- İtirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, örnek 13 nolu tahliye ihtarlı ve 30 gün ödeme süreli ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği tarihe göre, davacı alacaklı tarafından tahliye istemli davanın, İİK. 269/1 gözetilmeksizin yasal 30 günlük süre beklenmeden açıldığından temerrüt oluşmadığı da gözetilerek tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İtirazın kaldırılması istemine konu olan takip dayanağı kira sözleşmesi ile kiraya verilen kiralananın ürün kirası olmadığı, çatılı işyeri ile ilgili hükümlerin uygulanacağı hususu, kesinleşmiş sulh hukuk mahkemesi ilamı ile belirlenmiş olduğundan, icra mahkemesince sözleşmenin hasılat kirasına ilişkin olduğuna dair yapılan değerlendirme yerinde olmayıp, somut olayda İİK'nın 269/1. maddesi uyarınca borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde verilen 30 günlük ödeme süresi içerisinde borçlu tarafından kira borcunun ödenmediği tespit edildiğinden, tahliye isteminin kabulü yerine reddinin isabetsiz olduğu-