Yabancı uyruklu kişilerin, Türkiye’de takipte bulunabilmek için -mensup oldukları devlet ile aramızda alacaklıyı teminat göstermekten muaf tutan ikili bir anlaşma bulunmadıkça- «yargılama ve takip giderleri» ile «karşı tarafın zarar ve ziyanını» karşılamak üzere gerekli teminatı döviz olarak yaptırmak zorunda oldukları-Bu zorunluluk yerine getirilmeden takibin başlatılmış olması halinde, alacaklıya "gerekli teminatı yatırması için" icra dairesince uygun bir süre verilmesi gerekeceği-
«İtirazın kaldırılması» isteminde bulunan yabancı uyruklu alacaklının -2675 sayılı MÖHUK’na (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'na) göre- teminat göstermek zorunda olup olmadığının araştırılması gerekeceği–
Alacaklı takip talebinde TL karşılığı gösterdiği halde ödeme emrinde göstermediğinden ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Kıdem tazminatına, en yüksek mevduat faizinin uygulanacağı-
Dava tarihinden itibaren mahkemece ilamda hükmedilmiş olan faiz oranının, daha sonra kabul edilen yasa ile değiştirilmiş (arttırılmış) olması halinde, alacaklının bu yeni faiz oranına göre takipte bulunabileceği–
Yabancı para alacağına dayalı takiplerde alacaklının «tahsil (fiili ödeme) tarihindeki kur üzerinden» ödeme yapılmasını istemiş olması halinde; vâde tarihi bulunan senetlerde «vâde tarihinden tahsil tarihine kadar», vâde tarihi bulunmayan senede dayalı takiplerde ise, «takip tarihinden tahsil tarihine kadar» ilamlı takiplerde ise; «dava tarihinden tahsil tarihine kadar» ‘yabancı para faizi’ (3095 s.K. 4/a), «tahsil (fiili ödeme) tarihindeki kur üzerinden» ödeme yapılmasını istememiş olması -yani; takip tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemiş olması halinde- vâde tarihinden takip tarihine kadar «yabancı para faizi», takip tarihinden tahsil tarihine kadar ise «avans (reeskont) faizi» (3095 s.K.) isteyebileceği–
Ölü kişi (borçlu) hakkında takip açılamayacağı ve yapılan takibin, borçlunun mirasçılarına yöneltilemeyeceği (mirasçılar hakkında yeni bir takip yapılması gerekeceği)– Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, aşağıdaki içtihatlarda bahsi geçen 04.05.178 Tarih ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı önemini yitirmiştir…
Takip dayanağı ilamda faizin başlangıcı hakkında açık bir hüküm bulunmaması halinde, «ilam tarihi»nden itibaren gecikme faizi istenebileceği–
Kesinleşen «kira tespit kararı»na dayanılarak talep edilen «kira farkları» için, kararın kesinleştiği tarihten itibaren faiz istenebileceği, kiracının bu konuda ayrıca ihtarname çekilerek temerrüde düşürülmesine gerek bulunmadığı–