Tahkim şartını içeren distribütörlük sözleşmesinde yer alan "uyuşmazlığın mahkemeye de başvurularak düzenlenebileceği" hükmü dikkate alındığında ortada kesin ve açık bir tahkim iradesinin varlığından söz edilemeyeceğinden tahkim şartının geçerli olmadığı- Ticari ilişkinin devamı sırasında davalı tarafından gönderilen tek taraflı mail ya da tanzim edilen faturalarında tahkim şartı içeren belgeye atıf yapılması açık bir tahkim iradesinin varlığını göstermeyeceğinden ortada kesin ve açık bir tahkim iradesinin varlığından söz edilemeyecek olup tahkim şartının geçerli olmadığı-
Faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta; , sözleşme ilişkisinin varlığı, ancak tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebileceği- Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olmakla beraber, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağı-
Sürenin uzatılmasına yönelik istem hakkında karar verilmemiş olmasının, talebin kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, süre uzatım talebinin akıbetini takip etmeyen davalıların kendi kusurlarından kaynaklanan sonuca katlanmaları gerektiği- Yasal cevap dilekçesi verme süresi içinde veya şayet mahkemece kabul edilmiş olsa idi uzatılmış cevap süresinde ileri sürülen tahkim itirazının varlığından söz edilemeyeceğinden, hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılan tahkim ilk itirazının reddi gerektiği-
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116. maddesinde dava şartlarla, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğinin düzenlendiği, Daire'nin yerleşmiş içtihatlarına göre başvuru şartına ilişkin bu eksikliğin tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, İtiraz Hakem Heyetinin, başvurunun usulden reddi yerine yeni bir rapor alınmak üzere davacı tarafa süre verilmesi gerektiğine ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmasa da; anılan eksikliğin başvuru sırasında yerine getirilmemiş olması ve sonradan ikmalinin mümkün olmaması nedeniyle davacıya süre verilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davanın inkârı, "ileri sürülen vakıaların inkârı" niteliğinde olup bu inkarın zamanaşımı def'ini de kapsadığının söylenemeyeceği- Süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin "savunmanının genişletilmesi yasağı" kapsamında kaldığından reddi gerektiği-
Kesin yetki kuralının bulunmadığı durumlarda davalı tarafça yapılacak yetki itirazının ilk itiraz olduğu ve ön sorun olarak inceleneceği- Süresi içerisinde sunulan cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulması, ancak yetkili mahkemenin gösterilmemesi halinde usulünce yapılmış bir yetki itirazından söz edilemeyeceği-
Yetkisiz mahkemede açılan davaya karşı en geç cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulmaması halinde, yetki itirazı davanın ileri safhalarında yapılamayacağı ve mahkemece re’sen dikkate alınamayacağı- Davalı merkezi Tayvan’da olan yabancı uyruklu bir Tayvan şirketi olduğundan, uyuşmazlığın yabancılık unsuru içermesi karşısında davalının cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunması gerektiği, davalı şirketin yetki itirazında bulunmadığı ve mahkemenin yetkisinin somut olay bakımından re’sen dikkate alınamayacağı-
Sebepsiz zenginleşenin, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altında olduğu- Sebepsiz zenginleşmeye dayalı davalarda iki yıllık zaman aşımı süresinin (TBK. 82), hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, ondan önceki noksan bilgiler ve tahminlerin bu sürenin başlangıcına esas olamayacağı- Harici satış sözleşmesine dayalı bedel talebine ilişkin davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesinin ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkün olduğu- 
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği- Yetki itirazının iki haftalık cevap süresinden sonra yapıldığından mahkemece dikkate alınmaması ve yetki itirazlarının reddi gerektiği-
Derdestliğin bir dava şartı olduğu- Dava şartlarının, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullar olduğu-Mahkemenin, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olduğu- Dava şartlarının olmaması halinde mahkemenin davayı reddetmesi gerektiği- Derdest bir davanın koşullarının, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olması; daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması ve kesin hükümle sonuçlanmamış olması olduğu- Kural olarak icra mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de kendi aralarında kesin hüküm oluşturduğu bu nedenle derdestlik itirazının icra mahkemesinde görülen itiraz ve şikâyetler için de kıyasen uygulanmasının mümkün olduğu- İcra takibinde ödeme ve itiraz sürelerinin başlayabilmesi için ödeme /icra emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması gerektiğinden; tebligat borçluya usulsüz tebliğ edilmiş olsa bile, borçlu ödeme emrini öğrenmiş ise öğrendiğini bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunda borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olması hâlinde borçlu usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren 5 gün (sadece usulsüz tebliğ tarihi düzeltilmesi talebi varsa 7 gün) içinde şikâyet yoluna başvurarak ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini istemesi, ayrıca borca ve imzaya itiraz etmesi gerektiği aksi halde takibin kesinleşeceği- Alacaklının talebi üzerine aynı anda borçlunun birden fazla adresine ödeme emri gönderilmiş ise, itiraz ve ödeme süresi önce yapılan tebliğden başlayacağı- Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre alacaklının talebi üzerine yeniden ödeme emri çıkartılması borçluya yeni bir itiraz hakkı tanınacağı; bu durumda borçlunun, ilk çıkan ödeme emri tebliğinden itibaren süresinde itiraz hakkını kullanamaz ise ikinci kez çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde borca itiraz etme imkânına kavuşacağı- Borçlunun borca itiraz hakkını yeniden elde edebilmesi için alacaklının talebi üzerine borçluya ikinci kez ödeme emri çıkartılmasının yeterli olduğu; ancak borçlunun yeni ödeme emri tebliğinden itibaren süresi içinde icra mahkemesinde borca itiraz hakkını kullanabilmesi ilk çıkan ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz etmemiş olması olduğu aksi hâlde derdestlik itirazının söz konusu olacağı- Aynı ödeme emrinin farklı tarihlerde tebliğ edilmiş olması ödeme emirlerinin birbirinden farklı olduğu anlamına gelmeyeceği- Ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz görülmekte iken aynı ödeme emrinin ikinci kez tebliği üzerine yapılan borca itirazın derdestlik nedeniyle reddinin usul ve yasaya uygun olduğu- İlk davada verilen onama kararının tebliğ ile kesinleştiği, bu kararın kesinleşmesi ile birlikte ilk ödeme emri de kesinleşmiş olduğundan ikinci ödeme emri nedeniyle açılan davanın sürdürülmesinde hukuki yararın kalmadığı-