Taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre; kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren 5 yıl süreli olduğu, sözleşmenin yenilenmeyeceğinin kiracı tarafından bu 5 yıllık dönemin sona ermesinden 3 ay önce kiralayana yazılı olarak ihbar edilmeyecek olursa, işbu sözleşmenin ayrıca herhangi bir işleme ya da bildirime gerek olmaksızın aynı şartlarla ve süre ile kendiliğinden uzamış olacağı, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin kira bedelinin kiralayan adına havale edildiği tarih olduğunun kararlaştırıldığı, kira sözleşmesinin özel şartlarından 5.maddesinde; 'İş bu sözleşmenin başlangıç tarihi, kira bedelinin kiralayan adına havale edildiği tarihtir' düzenlemesine yer verildiği, kira sözleşmesinin 5. maddesine göre 5 yıllık kira süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi ve uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği, bu durumda; uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Akde aykırılığın kabul edilebilmesi için, öncelikle, akde aykırı hareketin, kiralananın aynına bir zarar verip vermediğinin belirlenmesi, taşınmazın aynına zarar verilmiş ise akde aykırılık nedeni ile tahliye kararı verilmesi gerektiği- Kira sözleşmelerinde kullanım şeklinin kiracının tercihine bırakılmış olması sebebiyle akde aykırılık oluşmamış olduğundan, maddi tazminata konu edilebilecek ve basit tadilat ile eski hale getirilebilecek hususlara dayanarak tahliyeye karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı payını davalıya devretmemiş olduğundan taraflar arasındaki kira sözleşmesinin devam edeceği ve davacının bu kira sözleşmesine ve tapuda paydaş olması nedeniyle tapu maliki olarak kira sözleşmesine konu yer ile ilgili bölünebilir haklardan olan kira bedelinden payına düşen kısmını isteyebileceği- 3. kişilerin kira sözleşmelerini kiminle yaptıkları araştırılarak, bu kullanımlarının davalının muvafakatinden kaynaklandığının ve kira bedellerinin davalı tarafından alındığının anlaşılması halinde, bu bağımsız bölümlere ilişkin olarak da davacının malik sıfatı ile payı oranında alacak talebinde bulunabileceği-
Kira ilişkisinin varlığının tanık ifadesiyle ispatlanamayacağı, yazılı belge ile ispatlaması gerektiği-
İskelenin yapımı, tescil, ifraz, tevhit, ruhsatlandırılması ve davacı kiracı tarafından belirli bir bedel karşılığı kullanılmasına ilişkin karma nitelikteki sözleşmenin esaslı unsuru bedel karşılığı iskelenin kullanılmasına ilişkin olduğu ve bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisine dayandığının kabul edileceği ve uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Baz istasyonu kurmak için kiralanan taşınmaz konut ve çatılı işyeri kapsamında olmadığından, Borçlar Kanununun adi kiraya ilişkin hükümleri gereğince kira artırımı talep edilemeyeceği-
Kira alacağından kaynaklanan itirazın iptali davasında, taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokolün geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiği- 36 ay gibi uzunca bir sürede aylık kira ödemelerine itiraz etmeyen, ihtirazi kayıt ileri sürmeyen davacının kira miktarını aylık bu bedelde kabul ettiğinin söylenemeyeceği, "davacının fark kira bedeli istemesinin dürüstlük ve hakkaniyet kurallarına uygun düşmediği” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
2886 sayılı yasanın uygulanabilmesi için kira sözleşmesinin de bu yasaya göre yapılması gerektiği- Kiralanan arsa niteliğinde olup uyuşmazlığa TBK’nun kira genel hükümlerinin uygulanması gerektiği- Taşınmaz ve taşınır yapı kiralarıyla ilgili belirsiz süreli kira sözleşmelerinde feshi ihbar süresinin TBK. mad. 329 gereğince belirleneceği; süresiz sözleşmelerde 6 (altı) aylık dönem için 3 (üç) ay önceden kiracıya fesih bildiriminin tebliğ ettirilmesi ve o dönem sonunda tahliye davası açılması gerektiği-
Kiracının kira sözleşmesi devam ederken kiralananı tahliye etmesi ve bu durumdaki kira bedeline ilişkin sözleşme özel şartı gözetildiğinden, kiracının iddiaları ile davacının karşı iddialarının yargılamayı gerektirdiğinden kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkin davanın reddi gerektiği-
Taşınmazın riskli yapı olduğuna ve gayrimenkulün tahliyesine ilişkin kararın Belediye tarafından verildiği ve uyuşmazlığın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevli yargı yerinin idari yargı olduğuna karar verilmişse de, taraflar arasındaki ilişki, kira sözleşmesinden kaynaklanan özel hukuk ilişkisi olduğundan, kira ilişkisinin devam ettiğinin tespiti ve muarazanın önlenmesi istemine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde görevli yargı yerinin adli yargı olduğu- Davacıların, davalı vakfın ayrı ayrı kiracıları olması nedeniyle davacılar arasında zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından dosyaların tefrik edilerek ayrı ayrı görülmesi gerektiği-