Sanığın ciranta olarak borçlu sıfatıyla hakkında yapılan takip esnasında alınan taahhütnamede takip çıkışına %10 oranında çek tazminatı dahil edilerek vekâlet ücreti, tahsil harcı, işleyen ve işleyecek faiz hesabı yapılmış olduğu anlaşılmakla, kanun hükmünde yer almayan cirantaların çek tazminatından sorumlu olmayacağı gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği-
Kambiyo senetlerindeki yetki sözleşmesinin tacir olan lehtar ve keşidecinin yanı sıra, tacir olmayan gerçek kişi avalisti de bağlayacağı-
Menfi tespit davasına konu bononun ihdas nedeni olarak "malen kaydı" bulunduğundan, malın teslim edilmediğinin ancak davacı keşideci tarafından yazılı delille ispat edilebileceği- Dava konusu bonoda davacı şirket bonoyu avalist olarak imzalamış olduğundan, TTK. mad. 702/2 uyarınca aval veren kişi borç şekle ait noksanlıktan başka sebeple batıl olsa da, borçtan sorumlu olacağı-
Sorumluluk doğması için, keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından, şirket kaşesi dışına atılan imzanın aval olarak değerlendirileceği-
Dava konusu çekin bankaya ibraz edilmediğinden bahisle kambiyo senedi vasfını taşıyıp taşımadığı, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 704’üncü maddesi hükümleri çerçevesinde taraf delillerinin değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, ispat külfetinin davacıda olup olmadığı-
Davacının avalist olduğu belgenin miktar hanelerinde aykırılık bulunduğundan şekil noksanlığı nedeniyle kambiyo senedi niteliğinde olmadığı; kambiyo senedi niteliğinde olmayan belge için verilen avalin geçerli olmadığı-
Bonolarda da açık senedin düzenlemesi mümkün olduğundan senedin sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği, davacılar dava konusu senet bedelinin ödendiğini savunmuş olup, ödeme savunmasının da yazılı delil ile ispatının zorunlu olduğu- Davacılardan E., dava konusu bonoda avalist olarak yer aldığından “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. “hükmü göz önüne alınarak menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Davaya konu icra dosyalarında davalılar tarafından davalı kefil ve dava dışı kiracı şirket aleyhine başlatılan icra takipleri kira sözleşmesine dayalı olarak başlatılmış olduğuna göre kira sözleşmesine dayalı icra takibinde HMK'nun 390. maddesindeki haklılığı yaklaşık ispat hususu yerine getirildiğinden davacı vekilinin belirtilen icra takipleri nedeni ile ihtiyati tedbir talebinin, İİK'nun 72/3 maddesi de nazara alınarak davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu gözetilmek suretiyle borçlu kefil tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde bu istemin de reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Senedin ön yüzündeki borçluya ait iki imzanın da şirket kaşesi üzerinde olduğu, kaşe dışında açığa imza atılmadığından, şirket yetkilisinin senetten dolayı şahsen sorumlu olmayacağı-
TTK mad. 776/1-f gereğince senette düzenlenme yerinin yazılı olması gerektiği, TTK mad. 777/4'e göre ise düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlandığı, düzenlenme yeri olarak idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığı-