Finansal kiralama sözleşmesine konu borcun ödenip ödenmediği araştırılarak ödenmiş olduğunun tesbiti halinde dava konusu ipoteğin kaldırılmasına aksi yönde kalan borç ile sınırlı olarak devamına karar verilmesi gerekeceği-
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde hükmün infazında tereddüt oluşacağından bu durumda yeniden hüküm vermek üzere kararın bozulması gerektiği-
Dava konusu taşınmaz davalı bankanın alacağı nedeni ile cebri icra yolu ile satılmış, alacaklı banka tarafından alacağa mahsuben satın alındıktan sonra iptali istenilen satış ile davalıya satılmış, davalı banka "bu satışa rağmen henüz borçludan olan alacaklarını tahsil edemediklerini, davacının talebi ile satış iptal edilse bile öncelikle kendi alacaklarının tahsil edileceğinden davacı açısından bedel kalmayacağını bu nedenle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını", davacı ise "bankanın alacağını tahsil ettiğini" ileri sürdüğünden, öncelikle davalı bankanın alacağını tahsil edip etmediği, etmemiş ise ne kadar alacağı kaldığının tesbiti ile davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği-
Borçlunun savunması ve davalının icra ceza mahkemesindeki savunmasından "dava konusu satış işleminin borca mahsuben yapıldığının" belirtmesi karşısında, borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle İİK. mad. 279/2 gereğince iptale tabi olduğu- Borçlu ile davalı arasında alacak borç ilişki bulunması, borçlu şirket temsilcisi ile davalının aynı ilçe, aynı mahalle ve aynı ciltte nüfusa kayıtlı olmaları, aynı sitede komşu olmaları nedeniyle davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad 280/1 gereğince de iptale tabi olduğu-
Borçlunun yaptığı itiraz nedeni ile takibin durması üzerine, davacı alacaklının itirazın iptali davası açıp açmadığı araştırılarak, açmış ise anılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi, aksi halde tasarrufun iptali davasının kesinleşmiş bir takip bulunmadığından ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının alacağının cari hesap alacağından doğduğu, alacağın gerçek olduğu, haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufların takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla, mahkemece dava ön koşulları yönünden itirazın iptaline ilişkin hükmün kesinleşip kesinleşmediği sorularak kesinleşmemiş ise kesinleşmesi beklenerek, kesinleşmiş ise dava koşulları gerçekleşmiş olacağından tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- Borçlu ile davalının kayınpeder-damat (borçlunun kızı, davalının eşi) olması halinde İİK. mad. 278/3-1, 280/1 gereğince, dava konusu diğer tasarrufun iptli gerekeceği- Davalı vekilinin savunmasından davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından ve dava konusu taşınmazın satışına rağmen halen borçlu tarafından bedelsiz olarak kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığından, İİK. mad. 280/1 gereğince davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Verilen keşif kararları değişik nedenlerle icra edilememişse de, daha sonra tasarrufun iptali davasına konu belirtilen taşınmaz üzerinde keşif yapılarak eksik kalan keşif masrafını yatırmış olduğundan, mahkemenin keşif masrafı yatırılmadığından davanın ispat edilemediği gerekçesinin yerinde olmadığı, mahkemece davanın esasına girilerek, borçlu davalının yargılama sırasında vesayet altına alındığı dikkate alınarak tebligatların borçlunun vasisine yapılması ve davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davası sonuçlanmış ise sonucu da dikkate alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin (TBK. mad. 19) davadan önce taşınmazın bir kısmının imar planlaması nedeni ile Belediye adına tescil edildiği anlaşıldığından, kalan kısımla ilgili olarak inceleme yapılması gerektiği- Davanın açılmasından sonra dava konusu taşınmazın davalı tarafından dava dışı başka bir kişiye satıldığından, HMK. mad. 125 gereğince, davacıya, son malik olan kişinin davaya dahil edip etmeyeceği ya da davayı tazminata dönüştürüp dönüştürmeyeceği sorularak, davacının seçimlik hakkını kullanması sağlandıktan ve taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kanundaki dava tabirinden maksat sadece eda davaları ise de, borçlu tarafından açılan menfi tesbit davasında, alacaklının savunmalarını bildirmesi durumunda, anılan davanın da zamanaşımını keseceğinin kabul edildiği, bu bağlamda kanunda belirtilen nitelikte olmayan istihkak, izale-i şuyu, kıymet takdirine itiraz, senet iptali, tasarrufun iptali vb. nitelikteki davaların zamanaşımını kesmeyeceği-
Davalının 2005 yılından beri davalı şirketin ortağı olduğu, 2008'den itibaren anılan şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, VUK'nun 10.ve 6183 s. K. mad. 35 maddesi gereğince 1996-2009 dönemi borcu için hakkında düzenlenen ödeme emirlerini kendisine tebliğ edildiği ve hakkındaki takibin kesinleştiği, ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirket hakkındaki takibin semeresiz kaldığı, amme alacağının şirketten tahsil imkanı bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın takip konusu borçtan sonra borçlu tarafından davalıya satıldığı, davanın süresinde açıldığı, alacağın gerçek olduğu anlaşıldığından, dava önkoşullarının gerçekleştiği- Dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotekle birlikte tapudaki satış bedeliyle, rayiç bedel arasında misli fark bulunmadığı, ayrıca davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olmadığı anlaşıldığından bu parsel yönünden davanın reddi gerekeceği- Takip konusu alacak miktarına göre daha düşük olan tasarruf değeri üzerinden harç hesabı yapılarak 6183 s. K.'a dayalı açılan bir dava olduğu için de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-