Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada davalı tarafından İdare Mahkemesinde imar işleminin iptali istemi ile açılan davanın kesinleşmesinin beklenilmesi, imar işlemi iptal edildiği takdirde, imar parseli imar işleminin iptal edilmesi sebebiyle ortadan kalktığına göre; öncelikle geri dönüşüm veya yeni bir imar uygulaması işleminin uygulanıp uygulanmayacağının beklenilmesi, iptal edilmediği takdirde sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyetteki muhdesat tespiti davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Ceza mahkemesince belirlenen maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, ceza dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca dava açılabilmesi için, İİK. mad. 277 vd uyarınca açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak, davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değilse de, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olmasının gerektiği- Mahkemece, davacının açtığı katkı payı alacağı davasının sonucunun beklenmesi gerektiği-
Müdahalenin men'i ve ortak alanlara kal ile birlikte haksız işgal tazminatına karar verilmesi talepli davada müdahalenin men'i ve kal davasının tefrik edilerek Sulh Hukuk Mahkemesinde derdest olduğu anlaşılmakla bahsedilen mahkemedeki yargılamada müdahale edilen alanların neler olduğunun tespiti sonucu mahkemece verilecek kararın kesinleşmesi beklenilerek kesinleşen yerler yönünden (müdahale edilen yerler) ecrimisil talebi hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni olduğu-
Dava konutu taşınmaza aile konutu şerhi konulması isteminin aile mahkemesinde; TBK. mad. 19 uyarınca muvazaa nedeniyle açılan davanın ise genel mahkemede görülmesi gerektiği- Aile mahkemesinin boşanmaya ilişkin kararı kesinleşmiş ise taşınmazın satışı işleminin TBK. mad. 19 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilen mali haklar ile sınırlı olarak İİK. mad. 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi, anılan boşanma kararı kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca dava açılabilmesi için, İİK. mad. 277 vd uyarınca açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak, davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değilse de, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olmasının gerektiği- Mahkemece, davacı ile davalının karşılıklı açtığı boşanma davalarının sonuçlarının kesinleşmeleri beklenerek davacının bir alacağının olup olmadığı tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mal rejiminin tasfiyesi hakkında nihai karar verilmesiyle başlayan tasfiye sürecinin, alacak miktarının tahsil edilmesiyle tamamlanacağı- Borçlu eşin mal varlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak bu sürecin ilerleyen aşamalarında belli olacağından, üçüncü kişinin daha tasfiyenin başlangıcında (mahkeme kararıyla) borçtan sorumlu tutulmasının hatalı olduğu- Eşle birlikte eşten kazandırma veya devralan üçüncü kişiye karşı dava açılması durumunda, mahkemece, üçüncü kişiye karşı açılan dava hakkında “ayırma kararı” verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan mal rejiminin tasfiyesi davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunun “bekletici sorun” yapılması gerektiği-
İşyeri sigorta poliçesi gereği kısmi olarak açılan tazminat davasında, mahkemece, sigortacı tarafından "sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık ve bu amaçla suç uydurma" iddiası ile yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma/kovuşturma dosyasının, bekletici mesele yapılması karşısında, sigortalı-sanığın kesinleşen ceza dosyasından beraat ettiği, bunun üzerine, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporları mukabilinde sigortalı tarafından ıslahla talep miktarının artırıldığı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sigortacının ıslah edilen miktar bakımından rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği yönündeki iddiasının; ceza davasının kesinleşme tarihi ve ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğramasına neden olan diğer durumların sigortalıya atfedilebilecek bir kusurdan doğmadığı, sigortalının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı kısmi davada zararın belirlenmesine ilişkin ilk bilirkişi rapor tarihinden ve ceza davasının kesinleşip zararın teminat dışı kalmasına yol açacak bir durumun bulunmadığının sabit hale geldiği tarihten sonra, zamanaşımı süresi içinde ıslah yaptığı dikkate alınarak, ıslah edilen bölüm için değerlendirme yapılıp hüküm tesisinin gerektiği-
Konkordatonun tasdik kararıyla birlikte şirket yasal temsilcilerinin ileri tarihli olarak düzenledikleri çeklerin bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksız çıkması halinde cezai sorumluluğundan söz edilemeyeceği, konkordatonun reddine karar verilmesi halinde ise, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde bir karar verilmemişse, şirket yöneticilerinin karşılıksız çıkan çekten dolayı cezai sorumluluklarının devam edeceği-