İİK.'nun 297. maddesinde öngörülen takip yasağının "icra ve iflas takiplerinin başlatılmaması" değil, "başlatılıp yürütülmemesi", örn;ödeme emri gönderilmemesi olarak anlaşılmasının mümkün olmadığı- Her halükarda eğer geçici mühlet kararından sonra takip başlatılmış ve borçluya ödeme emri gönderilmiş ise, bu takibin geçici mühlet kararını veren asliye ticaret mahkemesi nezdinde (süresiz) şikayet yoluyla iptal edilebileceği-
"Şikayet olunanların alacaklarının diğer malların satışından karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi" gerektiği gerekçesiyle verilen bozma üzerine "yapılan sıra cetvellerinde iddia edildiği gibi davalılara mükerrer ödeme yapılmadığı gibi .. sayılı dosyasında yapılan sıra cetveline alınarak Vergi Dairesine yapılan 157,69 TL'nin 6183 s. K. gereğince borçlunun borcuna karşılık ödendiği, davacının tasarrufun iptali kararlarından dolayı haciz konulmadığından İİK'nın 100, 138, 140 ve 206. maddelerine göre sıraya alınamayacağı, sıraya alınmamasının kanun gereği olduğu, her iki sıra cetvelinin de yasal düzenlemelere göre tanzim edildiği ve usulsüzlük olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden hakediş bedellerinin, alacaklı bankalar tarafından mahsup edilerek kendi alacaklarını tahsil etmelerinin, borçlarını ödemek suretiyle alacaklıların iflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyeceği- İİK. mad. 287 uyarınca, mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı- Borçlu şirketlerin kendi hesaplarına , geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin ve alacaklarının bankalar tarafından kendi alacaklarına mahsup edilmemesi yönünde, hakediş bedellerinin ve alacaklarının konkordato projesi çerçevesinde ve konkordato komiseri denetiminde kullanımının sağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin konkordatonun amacına uygun düşeceği- Borçlu şirketlerin aynı ek tedbir talebindeki , paraların başka hesaplara yatırılmasına yönelik istemi yönünden haklılığını gerektirir bir durumun mevcudiyeti ve ihtiyati tedbir şartlarının ise oluşmadığı-
İflasın ertelenmesinden en fazla bir yıl öncesine ilişkin ve erteleme süresinde doğan işçi alacaklarının 209. madde kapsamında kabul edilmesi gerektiği- Takibe konu işçilik alacağının tahakkuk tarihi alacak davasındaki karar tarihi olduğundan ve iflasın ertelenmesi davası devam ederken verilen tedbir kararının tarihine göre, alacağın tahakkuk tarihinin tedbir karar tarihinden önceki bir yıllık süreden önce olduğu anlaşıldığından, alacaklının istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığı-
Borçlu şirket hakkında 10.04.2013 tarihli kararı ile iflasın ertelenmesine, aynı şartlarda 27.11.2014 ve 10.04.2016 tarihlerinde iflasın ertelenmesi kararının uzatılmasına ilişkin kararlar verildiği, takibe konu işçi alacağının tahakkuk tarihinin 29.03.2016 (alacak ilamının karar tarihi) olduğu, yani, alacağın, iflas erteleme süresi içinde doğan ve İİK.nun 206. maddesinin birinci sırasında yazılı alacaklardan olduğu, tedbir kararı ve yasa gereği istisna kapsamında kaldığı-
İş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat alacaklarının sıra cetvelinin 1. sırasında yer aldığı-
İİK. mad. 206/4-A uyarınca, iflasın açılmasından önceki 1 yıl içinde tahakkuk etmiş işçi alacaklarına rüchaniyet tanınmış olduğu- İşçilik alacaklarının hüküm altına alındığı ilamlara bağlı olarak alınan vekalet ücretlerinin ise bu kapsamda olmadığı-
Takip, alacaklı tarafından (iflasın ertlenmesi) tedbir kararından sonra başlatılmış ise de, tedbir kararının alacaklıya tebliğ edildiği veya alacaklının takipten önce tedbir kararının varlığından haberdar olduğu görülmediğinden, icra işlemlerinin tedbir kararı içeriğine aykırılığı sonucunun oluşmasında, alacaklıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı ve bu durumda, mahkemece, tedbir kararı uyarınca, tedbir kararından sonra açılan takibin itiraz eden borçlu yönünden "durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptali" yönünde hüküm tesisi ve haksız olarak şikayet yoluna başvurulmasına sebebiyet vermeyen alacaklı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İşçi alacakları iflas halinde birinci sırada imtiyazlı ise de, hacze iştirak halinde İİK. mad. 100'deki koşullara sahip olmaması halinde haciz tarihi daha önce olan alacaklıların önüne geçemeyeceği-
Şikayetçi işçinin işe iade davasını 22.05.2009 tarihinde açtığı, davalı şirketin 15.09.2010 tarihinde iflas ettiği, işe iade kararının ise 05.11.2010 tarihinde kesinleştiği, bu kesinleşmeden sonra işçinin iflas masasına başvurarak kendisinin işe alınmasını talep etme hakkının olduğu, bu durumda iflas idaresinin; müflis şirketin işlerini fiilen devam ettiriyor ise, iade talebini kabul etmek veya bu talebi reddederek tazminatın ödenmesine karar vermek zorunda olduğu, böyle bir alacak da davanın devam ettiği süre hesaba katılmadığı da nazara alınarak İİK 206/1 maddesinde belirtilen iflas etmeden önceki 1 yıl içinde doğmuş işçilik alacağının 1. sıraya yazılması gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-