Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde İİK.’nun 97/a maddesindeki “mülkiyet karinesi”nin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı-
Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Dava dışı borçlunun 1998 tarihinde kurulan davacı şirkette 2000 yılından beri sigortalı olarak çalıştığı, davacı şirket temsilcisi ile borçlunun kardeş olmalarının tek başına muvazaayı göstermeyeceği ve davalı tarafın muvazaa iddiasını somut ve inandırıcı delillerle ispat edememesi halinde, davanın kabulü ile hacizli mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ile borçlu arasındaki ikinci boşanmanın, borcun doğumundan önce gerçekleşmesinin, tarafların boşanmadan sonra ayrı yaşamalarının, ödeme emrinin borçluya haciz yapılan yerde tebliğ edilmemiş olmasının, mülkiyet karinesinin davacı 3. kişi lehine olduğunu göstereceği-
Haciz mahallinde borçluya ait evrak/eşya bulunması halinde orasının borçlunun evi ya da işyeri sayılacağı ve oradaki malların keza borçluya ait sayılacağı; bu durumda İİK.’nun 97/a maddesindeki “mülkiyet karinesi”nin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı-
Davacı şirketin, borcun doğumundan sonra haciz adresinde kurulmuş olmasının, tescil aşamasında şirketin kurucu ortağı olan borçlunun kuruluştan çok kısa bir süre sonra şirketteki hissesini devrederek ortaklıktan ayrılmış olmasının, borçlunun üçüncü kişi adına kayıtlı görünen işyerinde sigortalı olarak işe başlamış gösterilmesinin, o işyerinin borçluya ait olmadığını göstermeyeceği-