Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1),  geçimine (TMK md.185/3),  malların yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215)  ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olacağı-
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ve Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri gereğince, mahkemece, küçüğün kendini ilgilendiren konularda dinlenmesi ve beyanına değer verilmesi gerektiğinden, küçüğün tercihi esas tutulup velayetin anneye verilmesi gerekeceği; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere ortak çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Aylık 2300 TL geliri bulunan davalının aylık 1500 TL nafaka ödemesine karar verilmek suretiyle, davalının geliri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla nafakaya hükmedilemeyeceği-
Boşanma veya ayrılık durumunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu-
Bozma ilamında inceleme dışı bırakılan "Velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası" talepleri hakkında yeniden hüküm kurulması gerekeceği-
Herhangi bir gelir ve malvarlığı bulunmayan davalı yararına, Türk Medeni Kanununun 197. maddesi uyarınca açılan davada verilecek tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak ve dava tarihinden geçerli olacak şekilde, davacının mali gücü ile orantılı uygun bir miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık sonucunda, çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın, gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu-
Boşanma davasının açıldığı tarihten, boşanma yönünden hükmün kesinleştiği tarihe kadar hüküm ifade etmek ve mahkeme ilamı ile hükmedilen nafakanın tahsilde tekerrür olmamak şartı ile, davalı kadın ve yanında kalan müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektireceği-
Duruşmada dinlenen ve beyanları kusur durumunun belirlenmesinde esas alınan davalı tanığı, dinlenmesinden sonra mahkemeye verdiği dilekçe ile beyanlarının doğru olmadığını, taraflar arasındaki olaylara ilişkin bilgisinin bulunmadığını bildirdiği, bu nedenle tanığın beyanları esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Davalının açık bir yoksulluk nafakası talebinin bulunmadığı, nafakaya ilişkin olarak talebinin sadece tedbir nafakası olduğu, bu nedenle hakimin talepten fazlasına karar veremeyeceği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-