TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - IV. Özel durumlar > - 1. Ölüm ve bedensel zarar > Madde 54 - b. Bedensel zarar
Destekten yoksun kalma tazminatının doğması için, ölen kişinin üçüncü kişiye yardımda bulunmasının destek olunması gereken bir durum olduğu; bu anlamda desteğin, tazminat hakkı bulunan kişiye fiilen, düzenli ve sürekli bir şekilde bakan veya bakması kuvvetle muhtemel kişinin olması gerektiği; desteğin, ölüm halinde fiilen mevcut olmasının şart olmadığı; ilerde destek olunmasının mümkün olduğu; çocukların anne-babaya destek olmaları hayatın olağan akışına uygun bir durum olmadığı; Yargıtay kararlarında açıkça evladın ileride babasına veya annesine destek olacağının kabul edildiği, bunun aksini iddia edenin ispat etmek zorunda kalacağı-
Kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmesi gerektiği- İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zararın aşılmamak üzere işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1. fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği- Gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması gerektiği- Ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınması gerektiği-
Hakimin, takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği- ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
6098 sayılı TBK. "Bedensel Zarar" başlıklı mad. 54’e göre; bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte, çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almakta olduğundan, haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerektiği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerektiği- Trafik kazası ile davacının psikolojik rahatsızlığı arasında uygun illiyet bağı bulunduğu husunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde net olarak tespiti gerektiğinden, varsa maluliyetin ve kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp 3. İhtisas kurulundan denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Asıl işverenin işçisinden dolayı taşeronun 3. kişi kapsamında kusuru saptanamaz ise sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı- Gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması; sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmişse bedensel zarar hesabının; ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatının hesabı gerektiği- Gerçek zararın önceki bozma ilamında açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde belirlenmesi gerekirken, gerçek zarardan sigortalının kusuru oranında (%20) indirim yapıldıktan sonra, davalının kusur oranı (% 80) karşılığında tazminata hükmedilerek, mükerrer kusur indirimi yapılan rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-