Boşanma kararıyla çocuklar için düzenlenen kişisel ilişki kesinleşmiş olup, bu davadaki tedbiren tesis edilen kişisel ilişkinin düzenlenmesi isteğinin konusu kalmadığından, bu yön gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Velayetleri davalı-davacı anneye verilen müşterek çocukların yargılama boyunca ve halen davacı-davalı baba yanında kaldıkları dikkate alındığında, müşterek çocuklar için takdir edilen iştirak nafakalarının, çocukların anneye teslim tarihinden itibaren başlatılması gerekeceği-
Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de kanun koyucu, babalık davasında ananın her zaman çocuğun yararına davranmayacağı ilkesinden hareket ederek küçük için hemen vesayet makamınca kayyım tayin ettirilmesini (MK md. 426/2) ve davanın Cumhuriyet Savcısına, Hazineye; ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilmesini (TMK md.301/3) ve böylece çocuğun yararının korunmasının gerekeceği-
İsteğin duruşma açılarak, davada husumetin küçüğün anne ve babasına yöneltilmesi, deliller birlikte değerlendirilerek ana ve babanın evlat edinmeye rızalarının veya rızanın aranmamasını gerektiren sebeplerin bulunup bulunmadığının saptanması, bu saptandıktan ve TMK. mad. 316’da gösterilen yönlerlerden ayrıntılı araştırma yapılmasından sonra karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı, yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı, babalık davasının, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye, dava ana tarafından açılmış ise kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği-
Çocuk Teslimi - Nafaka
İdrak çağında olan çocuğun açıkladığı görüşüne değer verilmemesini gerektirebilecek ve çocuğun üstün yararı olabilecek nitelikte bir durum mevcut olmadığından velayetin davacı-davalı babaya verilmesi gerekeceği-
Davacı, kesinleşen boşanma kararı ile velayetleri davalıya bırakılan müşterek çocukların velayetlerinin kendisine verilmesi istemiyle dava açmış olup; küçüklerin velayetlerinin annelerine verilmesi gerekeceği-
Davalı baba, çocuğu tanımışsa da, velayet halen annede olup; müşterek çocuk, yaşı itibarıyla annenin bakım ve şefkatine muhtaç olduğundan çocuğun iadesi halinde fiziki ve psikolojik gelişiminin tehlikeye düşeceği yolunda ciddi bir kanıt getirilmediği gibi bu hususlar kanıtlanabilmiş de olmadığından sözleşmenin şartlarının gerçekleşmiş olduğu-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununda babalık davasında manevi tazminat düzenlenmemiştir; davacının manevi tazminata yönelik isteminin de genel hükümlere dayalı olduğu anlaşılmakla, manevi tazminata ilişkin işin esasına yönelik davanın da ayrılıp görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor