Çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde, çocuklara adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanması gerekeceği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 337. maddesinde evlilik birliğinin bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı, 426/2. maddesinde ise yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı, 301. maddesinde de babalık davasının, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye, dava ana tarafından açılmış ise kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği -
Velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine ilişkin olup, bu davalarda re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesinin geçerli olduğu (HMK.md.385/2), düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlakı gelişimi önem ve öncelik taşıyacağı, bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın "davayı kabul" açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmayacağı, velayetinin değiştirilmesi istenilen müşterek çocuk Y. 02. 06. 2004 doğumlu olup idrak çağında olduğundan, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiği-
Küçüğün doğduğundan beri Çocuk Yetiştirme Y.da kaldığı anlaşıldığından, evlilik dışı doğan küçüğe annesi küçük olduğundan vasi atanmasına ilişkin uyuşmazlığın söz konusu yurdun bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği-
Boşanma davasında her iki taraf kusurlu olduğunda birinin davasının kabul edildiği halde diğerinin davasının reddedilemeyeceği-
Davalının eşinden boşandığı ve müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, davalı tarafından oğlunun davacı şirkete ait olduğu özel okulun 1. sınıfına kaydettirildiği, bu konuda davalının veli olarak taahhütname imzaladığı, ilk dönem ücretinin ödendiği, ikinci dönem ücretinin de bir bölümünün davalı tarafından ödendiği, bir kısmının ise ödenmediği dosya kapsamı ile sabit olup, çocuğun velayetinin mahkeme ilamı ile dava dışı anneye verilmesine rağmen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu' na göre çocukların eğitim giderlerinden anne ve babanın sorumlu olması, davacı şirkete ait okula davalının velisi olduğunu beyan ederek oğlunu yazdırması ve uyuşmazlık konusu miktardan önceki dönem taksitlerin tamamını davalının ödediği de dikkate alındığında kalan eğitim giderinden de davalının sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-
Davacı ana tarafından açılan babalığın tespiti ve nafaka davası süresinde olmasa da kayyımın davaya katılımı sağlanmadan karar verilemeyeceği-
Velayetin düzenlenmesinde asıl olanın, çocuğun üstün yararı olduğu-
Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun menfaati olup mahkemece idrak çağında olan müşterek çocuğun velayeti hususunda beyanına başvurulup, gerektiğinde uzman incelemesi (4787 sayılı Kanun md. 5) de yaptırılarak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle velayet düzenlemesi yapılması gerekeceği-
Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" olup velayetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğu belirtilmiş ve toplanan delillerden annenin çocuğun bakımında ihmal veya istismarının bulunmadığı anlaşılmış olduğundan, müşterek çocuğun velayeti konusundaki üstün yararının, annenin velayetine bırakılması gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor