Borçlu şirketin “şirketin çift imza ile temsil edildiği, senette ise tek imzanın bulunduğu”na yönelik başvurunun “borca itiraz” niteliğinde olduğu- Keşideci borçlu şirket hakkında takip yapan lehtar, bonodaki imzanın, borçlu şirket temsilcisine ait olup olmadığını veya şirketin çift imza ile temsil edilip edilmediğini bilebilecek durumda olduğundan, senetteki imzanın, borçlu şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunu kontrol etmeden, bonoyu imzalayanın, şirketin yetkili temsilcisi olduğunu araştırmadan ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, itirazı kabul edilen keşideci borçlu şirkete karşı başlattığı takipte “ağır kusurlu” kabul edilmesi ve borçlu şirket yararına tazminata (İİK.'nun 169/a-6) hükmedilmesi gerektiği-
Borçlunun, takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verildiği iddiası, "borca itiraz" niteliğinde olup, bu iddianın kabulü halinde "takibin durdurulması"na karar verilmesi gerekirken, "şikayet" olarak vasıflandırılarak "takibin iptali" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Şirket adına senet düzenleme yetkisinin ne zaman başladığı hususuna ilişkin olarak, ticaret sicil kayıtlarının, sadece üçüncü kişiler hakkında ilandan sonra hukuki sonuçlarını doğuracağı; borçlu şirketin sorumluluğu açısından ise, yönetim kurulu karar tarihinin esas alınması gerektiği-
Kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisini içermediği anlaşılan vekaletnameye dayalı düzenlenen senedin vekil eden şirketi bağlamayacağı-
6102 s. TTK. mad. 676/1 uyarınca, poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de, iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulması gerektiğinden, borçlunun borca itirazının kısmen kabulü ile, senette yazı ile gösterilen miktar üzerinden takibin durdurulması ve durdurulan kısımdaki asıl alacak miktarı nazara alınarak tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Borçlunun, takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verildiği iddiası İİK.'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, İİK. mad. 169/a-1 gereğince icra mahkemesince incelemenin mutlaka duruşmalı olarak yapması gerektiği-
Mahkemece; taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak istemin, İİK'nun 169. maddesi gereğince ödeme iddiasına dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu gözetilip, anılan madde doğrultusunda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, talep ve alacaklının bu yönde bir kabulü olmadığı halde takip konusu senetlerin kredi ilişkisi nedeniyle verildiği gerekçesiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İİK.nun 169/a-6. maddesine göre; borçlunun itirazının reddi halinde itirazla birlikte takip durdurulmuşsa, borçlu diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edileceği, somut olayda, icra mahkemesince takip durdurulmadığından borçlular aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği -
Borçlunun başvurusunun İİK.nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğu, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Takibe konu bonoların vade tarihlerinin 06/11/1996-06/05/1997–01/11/1996 ve 09/05/1997 olduğu, Bankası lehine düzenlendiği, takibe ise Varlık Yönetimi tarafından geçildiği, ancak dosyadaki bilgi ve belgelerden, lehdar bankanın hangi tarihte TMSF'ye devredildiği, hangi tarihte alacakların varlık yönetim şirketine temlik edildiği bilgilerinin yer almadığı görülmete olup, mahkemece, senet lehdarı olan bankanın hangi tarihte TMSF'ye devredildiğinin, hangi tarihte takip konusu alacağın alacaklı şirkete temlik edildiğinin araştırılarak; takibe konu senet, fona devir tarihinden önce 3 yıllık zamanaşımına uğramış ise, istemin kabulüne, uğramamış ise fona devir tarihinden itibaren zamanaşımı 20 yıla uzayacağından ve varlık şirketine temlik tarihine göre de zamanaşımı tekrar 3 yıl olarak esas alınacağının gözetilmesi gerektiği-